Aslen Tirebolu kökenli olan Cevizoğlu, kendisi ile özdeşleşen Ceviz Kabuğu programı ile birçok ödüle layık görülmüştür.
1980 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde 'Siyaset Bilimi' lisansı ve ardından 'İşletmecilik' yüksek lisansını tamamladı. 2019 yılında Maltepe Üniversitesi'nde Sosyoloji doktorasını tamamladı. 1981'de gazeteciliğe başladığı Hürriyet'te aralıksız 8 yıl çalıştıktan sonra çeşitli basın kuruluşlarında muhabir ve yönetici olarak görev yaptı. 1994'te başladığı Ceviz Kabuğu programına 2 yıllık zorunlu ara vermiştir. Ardından Karadeniz TV'de tekrar başlayan program Ulusal Kanal ve Halk TV'de devam etti. 2020 yılında, Ceviz Kabuğu programının yeni yayın döneminde Halk TV'de devam etmeyeceğini açıkladı. Yeniçağ gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır. Başkent Üniversitesi'nde Sosyoloji bölümünde Sosyal ve Kültürel Antropoloji dersi vermiştir.
22 Temmuz 2007 Türkiye genel seçimlerinde Ankara 1. Bölge'den bağımsız milletvekili adayı olmuş fakat seçilememiştir. 23 Kasım 2009 tarihinde Demokratik Sol Halk Partisi (DSHP) Kurucu Genel Başkanı oldu, ancak görevinden 39 gün sonra 13 Ocak 2010'da istifa etti.
Hulki Cevizoğlu, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Ankara 1. Bölge'den tekrar bağımsız milletvekili adayı oldu ancak yine seçilemedi. Cevizoğlu, bu seçimlerde adaylık için önce CHP'ye başvurmuş ancak listeye alınmamıştı. 2015 genel seçimlerinde ise Vatan Partisi'nden İzmir 1. Bölge'den milletvekili adayı oldu.
Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu evli ve 1 çocuk babasıdır.
Hulki Cevizoğlu- Bu harekette bir yanlış var mıydı size göre? Yıllar sonra nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemil Gezmiş- Efendim şimdi onu arz edeyim. Hareketin yanlışlığında bir gün (biz böyle çok tartışırdık) dedim ki, “Oğlum işte bu hareketlerle bir yere varacağınızı zannetmiyorum sizin. Yalnız şunu bilin ki, Türkiye” dedim, “Herhangi bir ihtilal, herhangi bir devrim, herhangi bir hareket başarıya ulaşabilmesi için Türkiye’de ordunun yarısından bir fazlasına sahip olması lazım, egemen olması lazım”.
Gülerek bana Deniz, şunu söyledi, “Baba” dedi, “Eğer Atatürk senin gibi düşünseydi, Đstanbul’daki o gemilere karşı” dedi, “Senin gibi düşünseydi Đstiklal Savaşı olmazdı” dedi. Anladım.
Zaten o zaman görüşlerimiz başka, şeylerimiz başkaydı.
..... Genel olarak toparladığım vakit, şimdi 68’ler Vakfı’nın arkadaşların çok güzel konulara şey ettiler. Hakikaten bizdeki 68’ler, Avrupa ile Amerika ile veyahut başka bir yabancı ülke ile, oradakilerle karşılaştırmaya kimse kalkmasın. Bizdeki 68’ler, onların hiçbirisine benzemez. Bizde 68’ler, öyle bir örnek ortaya koymuşlardır ki, o örneğe göre yetişmiş olan gençliği bulunan bir ülke hiçbir zaman sırtı yere gelmeyecek bir ülke olur. 68’ler Vakfını burada görüyorum ben
Eğer ki bu kitaptakiler doğruysa yer yerinden oynar, tabi yankısını bulabilirse. Çok keyifli rafine bir kitaptı, tüm ezberleri yıktı diyebilirim. Söyleşi tarzındaki kitaplar hoşuma gidiyormuş bunu da fark etmiş oldum. Daha bakmadım ama Ceviz Kabuğu programının bu bölümleri internette varsa izleyeceğim çok zevkliydi:D Üzüldüğüm nokta bazı araştırmacılar en ufak bir izin peşinde yıllarca koşuyor ve buldukları sonuca o kadar seviniyor ve inanıyorlar ki yüzyılın keşfi gibi hissediyorlar. Büyük bir hevesle bunları yetkili merciilere sunuyorlar ama o mercilerden alınan dönütler “bunlar çok saçma, böyle bir şey olamaz, hadi canım sende, biz bu kitabı basamayız, bu tezin arkasında duramayız.” şeklinde oluyor. Tabi bu adamlar seslerini duyurmak için televizyon programlarına çıkıyorlar, tskya, tdkya, ttkya akla gelebilecek her türlü kapıyı çalıyorlarama kimse de ciddiye almıyor onları, sonra da davalarının peşinden ölüp gidiyorlar. Şimdikiler de onların anlattıklarını deli saçması bir şey olarak yorumluyor. Ben de kendi kendime ya doğruysa dedim? Tüm bu yalnızca Türk tarihini değil dünya tarihini baştan yazdıracak açıklamalar asıl doğru olanlarsa? Bu araştırmacılara kulak asmayan insanların nasıl bir vebal altına girdiğini düşünmeye başladım, işin içinden çıkamadım… Ama eğer doğruluğunu kabul edip bunu dünyaya diktelemeye çalışırsak büyük bir kaos çıkar bence :( okunabilir, okuduğunuzda her şeyi anlayacağım diye tutturmayın, bu işe ömürlerini vermiş profesörler karşılıklı kozlarını paylaşıyorlar sonuçta, bizim gibilerin anlamayacağı şeyler olsun bi zahmet :D
İsmail Cem’le söyleşide şunu söylüyor:
“CIA benim altımı oyar. Elinde imkan var adamın. Girmiş en fiziksel bir biçimde. Onun için hiç şaşmam, arasam da bulamam ki, nasıl yaptı bulamam. Bakınız Amerika şuna aldırmaz; bir memlekette demokratik idare olmuş, şoven idare olmuş, faşist idare olmuş.”
Bir gün sahafa gittim. Tozlu raflarda gezerken karşıma bu kitap çıktı. İçini açtığımda "Tarih'in tekerrür ettiğini" gördüm. Kitabı aldım ve okumaya başladım. Bir de ne göreyim! 1919'da özgürlüğümüz için savaştığımız düşman kapitalizmin isim oyunlarıyla yeniden kapımızı çalmıştı.