Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin Sürgeç

Hüseyin SürgeçDersim'in Gözyaşları yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
72
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

6 okur okudu.
2 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Genç kızlar, gelinler, kadınlar yaşadıkları ve duy. dukları tecavüz olaylarından dolayı, askerlerle karşılaştıklarında çığlık çığlığa kendilerini uçurumlara ve yüksek kayalıklardan Munzur Suyu'nun kurtuluşu zor, ölümcül dalgalarına bırakıyorlardı. Babalar, eşlerini, çocuklarını arıyordu dere boylarında, erişilmez vadi ve uçurum kıyılarında. Kaybolmuş çocukların acı çığlıkları yükseliyordu, zifiri orman kuytuluklarında. Son nefesini veren yaşlı insanlar sitem ediyordu duymayan, görmeyen dünyaya ve onlara reva görülenlere...
Bizi Ayı görünce dua eden kadınlar doğurdu...
Dersim topraklarına ölüm ve gözyaşı ekilmeden önce,kan ve katliamla yoğrulmadan evvel kadınlar; güneşi, yaşamı, ayı-yıldızları doğururdu.
Reklam
Beyaz Dağ doruklarında kara bir bulut tir tir titriyordu. Kan kızılı erken bir haziran inmişti dağın yamaçlarına. Kan revan içindeki Beyaz Dağ'a gözyaşı döküyordu matemli bir serçe. Gözleri insan organının saçıldığı çalılıklara, küçük çayır otlarına ve sellerin açtığı derelere kilitlenmişti. Donup kalan sarkıt bir buzul gibiydi Gulê. Bir ağıt tuturmuştu, taa ciğerlerinden sökülüp gelen.
Henüz ölümcül iklimler işgal etmemişti Dêrsim'i. Dêrim topraklarına ölüm ve gözyaşı ekilmeden önce,kan ve katliamla yoğrulmadan evvel kadinlar;güneşi,taşamı, ayı- yildizları doğururdu.sonra katliyamlar sel gibi aktı talan ettiler Dersim'i.
Kafilenin etrafını etten duvar gibi örmüşlerdi adeta. Siperlerdeki askerlerin kafileyi hedeflemesi için topluluğun çevresindeki askerler de hızla çekilince, mitralyözler, yüzlerce silah alev alıp yandı. Adeta ateş püskürüyor ve Beyaz Dağ'a ölüm yağdırıyordu namlular. Silahlar ardı ardına patladıkça kalabalık ölüm dalgalanmasıyla sağa sola savruluyor, can çekişiyordu. Meydan insan haykırışıyla ve ecel çığlıklarıyla inliyordu. Keskin bir tırpanın taptaze çayırları yerlere sermesi gibi, canlar birer birer birbirinin üzerine yığılıyor, kanlar içinde toprağı kucaklıyordu insanlar. Askerler, haykırış ve feryatların dindiğini görünce, komutanın emrini bekledikler. Az sonra zafer naralı bir tonda komutanın sesi yükseldi: "Süngü tak!" Süngüler parladı, ay ışığında. Sonra zalimin borazanı, "Hallah, hallah!" diye haykırmaya başladı. Sağ, yaralı, ölü bakmadan üşüştüler birer birer, canlı cansız yerlere serilmiş bedenlere. O gece ay, kır çiçekleri, nazlı keklikler, yavru ceylanlar ve Beyaz Dağ küstü gölgesine. Kanlı bir karanlık sarmıştı Beyaz Dağ'ı...
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok