Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İdris Küçükömer

İdris KüçükömerBatılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması yazarı
Yazar
8.7/10
37 Kişi
186
Okunma
37
Beğeni
2.691
Görüntülenme

İdris Küçükömer Gönderileri

İdris Küçükömer kitaplarını, İdris Küçükömer sözleri ve alıntılarını, İdris Küçükömer yazarlarını, İdris Küçükömer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batı kapitalist gelişmesinin durmadan zorladığı Türk sosyal sistemini zembereği kırılmış bir saate benzetebiliriz. Zemberekteki bu kırılış, Batı gelişmesi "merkantilist" ticaret dönemine geçtiğinde Osmanlı İmparatorluğu'nun tam tersine bir yola girdiği 16. ve 17. yüzyıllarda olmuştur. İşte bu zembereği kırık sistemi, ha bire, kapitalist saatlere ayarlamağa çalışanlar var Türkiye'de. Bunun içindir ki bir türlü ayar tutmuyor!
Vergiye kim itiraz edemeyecekse ondan alınsın
İnönü'nün Maliye Bakanı Ferit Melen'in ağzında ifadesini bulan tutumu 17 Mart 1963 tarihinde başında çıkan iki cümle ile teşhir edeceğim. Melen diyor ki: "Vergilerde esas mükellef mukavemetinin az olmasıdır... Zamlardan başka çıkar yol varsa muhalefet bize onu göstersin." Birinci cümlede safça "Vergiye kim itiraz edemeyecekse ondan alınsın." denilmektedir. Bunu halk deyimiyle "Vurun abalıya!" diye özetleyebiliriz.
Reklam
Vatan Kimin İçin?
Evet, güneş her gün başka bir güneştir fakat günlere, yıllara, asırlara rağmen Türkiye dediğimiz şu topraklar üstünde yaşayan insanların büyük ama çok büyük çoğunluğu aynı hayatı değişmeden yaşayagelmiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Türkiye'de hayvan ile meskenini paylaşan insanlar, tezeği ve balçıktan evi ile orta zamandan önceki hayatın niteliğini hâlen devam ettirmektedirler. Senelik millî gelirimize dâhil ayakkabı üretiminden nasibi olmayan, aynı millî gelirdeki etten hisse almayan, hayvanlar gibi ebesiz doğum yapan, bir defa dahi doktor görmeden ilaç yerine üfürük yutmuş insanlar bu vatanın sahibi midirler? Kanaatimce vatan, onların karşısına geçip, müspet bir tahlil süzgecinden geçemeyecek vatan, millet nutukları atanların veya daha doğrusu attıranlarındır.
Askerî güç bir taraftan kana bağlanan millî bir myth'e itaatkârlığa, diğer taraftan silah ve teçhizata dayanır. Burada, üretim (istihsal) kaynakları hangi mal ve hizmetler üretimine tahsis edilmelidir şeklindeki, halkın refahı ile ilgili ekonomik probleme Göring'in verdiği cevap gayet kesindir: "Alman milleti tereyağı değil, silah istiyor."
Yirminci asrın ikinci yarısında bir ülke gelişmemiş dahi olsa orada sınıflar arasında gelir farkını, belli sınıflar lehine artıran veya sürdüren enflasyonlu gelişigüzel kalkınma, sosyal meseleler yaratır, bu meseleler sosyal ve dolayısıyla politik dengesizliğe sebep olur. Türkiye'de muhafazakârlar eli ile ve Demokrat Parti aracılığı ile yürütülen benzer politika dengesizlik yaratmış ve Menderes'i toprağa sürüklemiştir. Muhtemelen Menderes bunu ölürken dahi anlamamıştı.
Sultan Hamid dünyaya gelmemiş olsaydı, yine kendi çağdaşları bir Sultan Hamid’in meydana gelmesine sebebiyet vereceklerdi Yine Sait Halim Paşa’ya göre, Meşrutiyetin, toplumun sosyal determinizm kanunlarına tabi olması şarttır
Reklam
Bürokratlar Tanzimat Fermanı ile bu defa, ger­çekten batılı görüntülü yeni bir Lale Devri başlattılar. Bu dönem aynı zamanda balolar dönemidir. Bu defa, kaplumbağaların mum taşıdığı lale bahçeleri yerine saraylar, elçilik binaları seçiliyordu. İstanbul'da el­çiliklerde, saraylarda ve Osmanlıların Avrupa elçilik­lerinde verilen bu balolarda bürokratlar batılı dost­ları ve levantenlerle beraber eğlenirken, işsizlik artı­yor ve yerli üretim güçlerinin yok olması son derece süratle devam ediyordu. Bu baloların benzerlerini, hatta devamını daha sonra C.H.Fırkası döneminde, yoğaltım mallarının kıtlığının yarattığı koşullar al­tında, Anadolu kasabalarında halkın nefreti altında verilen cumhuriyet balolarında görmemek mümkün mü !
162 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir de burasından bakmak gerek!
İdris Küçükömer, Düzenin Yabancılaşması'nda memleketimizin tarihsel seyrine bilhassa sınıf çatışmaları, ekonomik ilişkiler temelinde bir bakış atıyor; evvela Osmanlı Devleti'nin temel dinamiklerini, sonrasında onun dağılışını, yeni bir devletin kuruluşunu ve bu yeni devletin kurduğu ve içinde bulunduğu üretim ilişkilerini inceliyor. Resmî tarihin çokça dışında, tarihi tersten okuyan ve fakat ayakları yere sağlam basan bir çalışma. Kitap, "Türkiye Batılaşamaz." temel tezine dayanıyor ve farklı cepheleri ile bu fikir işleniyor. Toplumumuzun hem geçmiş hem hâl üzerindeki bunalımlarını, çelişkilerini anlayabilmek, en azından bu meselelere saygın ve farklı bir pencereden bakabilmek için Küçükömer'in fikirleri, izahları oldukça önemli. Meraklısına tavsiye edilir.
Düzenin Yabancılaşması
Düzenin Yabancılaşmasıİdris Küçükömer · Ant Yayınları · 1969135 okunma
Öte yandan, tabandaki büyük halk kitlelerinin tarihî gelişimi iyi bilinmedikçe onlara gerici, yobaz, karşı devrimci demek kolay fakat yanlış bir tutumdur. Üretim güçlerini emekçi büyük halk kitlelerinin mutluluğunu mutlak ve nispi olarak artırıcı bir yönde geliştirmedikçe Batıcı laik bürokratlara da devrim yobazı denebilir. Denildiği gibi.
Yabancı sermaye daha fazla gelmiyorsa, henüz bu kadarıyla Orta Doğu'da tam kilit bir yerde bulunan Türkiye'de istediğini yapabildiği içindir.
175 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.