"Sen hatırlıyor musun?"
Başını çevirip bana baktı. "Hatırlamıyorum." Ses tonu dürüsttü.
"Senin için hatırlamaya değer bir şey yoktu herhalde," dedim hayal kırıklığımı sesime yansıtmamaya çalışarak.
Sarp dudaklarını araladı, hemen ardından kapattı. Bir şeyi söylemekle söylememek arasında kararsız kalmış gibi bir hali vardı. Sonunda kararını verip, "Hatırlamıyorum," diye tekrarladı. "Çünkü hatırlamak için önce unutmak gerekir."
"Enesçik! Beni eve Sarp götürecek, haberin olsun."
"Sarp mı?"
"Ta kendisi," diye onayladım.
"Motoruyla mı?"
Kelimeyi vurgulayarak, "Hayır, uçağıyla," dedim ve gözlerimi devirdim. "Tabii ki motoruyla bırakacak. Neden şaşırdın ki bu kadar?"
Enes'ten önce davranan Giray, "Sarp motoruna kızları bindirmez de ondan," dedi.
"Sarp kızlarla arkadaş da olmazdı ama benimle oldu," dedim.
"O ayrı bir mesele zaten... Bu ikisinin arkadaş olduğuna inanmakta hâlâ güçlük çeken tek ben miyim?"
"Değilsin, kanka," dedi Enes. "Ben de aynı durumdayım."
Kubilay da konuştu: "Ben de."
"İnansanız iyi olur, çünkü arkadaşız."
"Az önce Alya sana, senin için fazladan makarna yaptığını söyledi, sen de ona teşekkür ettin," dedi şaşkın bir ses tonuyla.
"Etmemeli miydim?" Hâlâ bilmezden geliyordu.
"Biri bana neler olduğunu açıklayabilir mi? Çünkü şu anda aklıma gelen tek açıklama uzaylıların dün gece ikinizi kaçırıp yerine klonlarınızı koymuş olması."
"Arkadaş olmaya karar verdik desem, ne dersin?"
"Uzaylı istilası yakındır derim," diye yanıtladı Enes.
Makarnasından bir çatal aldıktan sonra, "Uzaylı istilası, ikimizin," derken boştaki eliyle önce beni sonra kendini işaret etti, "arkadaş olmaya karar vermesinden daha mı inandırıcı?"
"Tabii ki evet!" dedi Enes tereddüt etmeden. "Kızların pembe sıçtığına inanırım, ikinizin arkadaş olmaya karar verdiğinize inanmam."
"Benden bir canavar gibi bahsediyorsun, güzelim."
"Değil misin?"
"Öyleyim," dedi dürüstçe, inkâr etmedi. Enes araya girerek, "Siz ikiniz hiç insan gibi bir konuşma gerçekleştiremeyecek misiniz? Hep kedi köpek gibi didişmek zorunda mısınız?" dedi ellerini yukarı kaldırıp, parmaklarını kıvırarak tırnak İşareti yaparak.
"Kendimi annesiyle babası kavga eden
çocuklar gibi hissettim, hatta bir ara
filmlerdeki gibi masanın altına girip
ellerimle kulaklarımı kapatacaktım," dedi
Giray. "Öpüşüp, barışın bence. Öpüşün
dediysem lafın gelişi, cidden öpüşün
demiyorum. Tabii siz öpüşmek
isterseniz, sizin bileceğiniz iş," diye
takıldı.