Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İshak Arslan

İshak ArslanÇağdaş Doğa Düşüncesi yazarı
Yazar
Çevirmen
10.0/10
1 Kişi
4
Okunma
0
Beğeni
432
Görüntülenme

İshak Arslan Gönderileri

İshak Arslan kitaplarını, İshak Arslan sözleri ve alıntılarını, İshak Arslan yazarlarını, İshak Arslan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
21. yüzyılda yeni bir evreye giren çağdaş doğa düşüncesinin, gelişim/değişim dinamikleri açısından önem taşıyan üç temel vurgusu olduğunu söyleyebiliriz: Birincisi, hem tekil olgu ve olayların hem de bir bütün olarak gerçekliğin temelinde yatan kaotik (chaos), karmaşıklık (complexity) ve belirsizliğin (uncertainty) hayati öneminin; ikincisi, insan-gözlemcinin olgu ve olayları belirlemedeki kritik rolünün; üçüncüsü ise, gerçekliğin görünümlerinin esas alınan ölçeğe göre nitelikçe farklılaşacağının anlaşılmasıdır.
Mutlaka bir metafora başvurmak gerekiyorsa doğayı temsil etmek üzere Yahudi, Hristiyan ve İslam kültürünün ortaklaşa kullandığı meşhur "kitap" metaforuna yeniden dönülebilir: Şu farkla ki yazı, işaret ve anlamlarla bezeli kadîm doğa kitabı, çağdaş doğa düşüncesinde her an yeniden yazılan/yüklenen ve okuyucu muhataplarıyla aktif ilişki içinde olan dijital bir kitaba dönüşmüştür. İnsan-gözlemci, aynı zamanda her an yenilenen bu kitabın (doğanın) bölünmez bir parçası olduğu için; maddî evreni, insan-gözlemci aracılığı ile kendi kendini okuyan bilinçli bir özne olarak yorumlamak da mümkündür.
Reklam
Çeşitli amaçlar için kullanışlı olmakla birlikte, fiziksel gerçeklik analojilerle ifade edilemeyecek kadar karmaşık ve farklı tanımlama biçimlerine açık bir yapıdır. Bir seviyede maddi, inorganik ve katı nesnelerden oluşan evren; başka bir seviyede canlılık, bilinçlilik ve amaçlılık özellikleri göstermekte, mikro ve makro sınırlara yaklaşıldıkça kaotik görünümler sergilemekte, nihayet belirsizliğe bürünmektedir.
Çağdaş bilim tarihi tartışmalarının doğurduğu önemli sonuçlardan biri de, "modern bilimlerin doğayı araştırma sürecinde klasik bilme tarzlarının tersine dinî ve mitolojik tortulardan tamamen sıyrıldığı" varsayımının, "hangi dönemde ve şartlarda olursa olsun, bilimlerin kendi mitolojilerinden sıyrılamayacakları" gerçeği ile yer değiştirmesidir.
İnsan-doğa, Tanrı-doğa ve nihayet Tanrı-insan ilişkisinin tutarlu ve dengeli inşa edilemediği toplumsal yapılar (milletler, kültürler, medeniyetler) sağduyusunu yitirir. Ortaya çıkan karmaşa, dünya hayatını biçimlendiren varlık ve bilgi düzlemlerine de, bunların iz düşümleri olan iktisâdî, siyâsî ve sosyal düzenlere de yansır.
Bilimin nesnesi de, araştırma sahası da zorunlu olarak doğa iken, felsefî çaba doğadan kalkarak doğa ötesini ve gerçekliği temellendirmeye çalışır. Mistik tecrübe kozmos ve insan arasındaki ahenkli ilişkiye odaklanırken, dinin özü ve kaynağı olan vahiy de muhataplarıyla tabiat zemininde ve tabiatla tutarlılık içinde buluşur.