Bizler bisikletlerinin sepetlerinde yalnızlıklarını taşıyan kadınlardık. Ben o kadınlardan biriydim. Yalnızlığım benimle olduğu müddetçe gerisinin bir önemi yoktu.
Varlığımı reddediyordum, hayat bana küsüyordu, o küstükçe ben benden gidiyordum, gittikçe mutsuzlaşıyordum, mutsuzlaştıkça oyunun içine yeniden çekiliyordum.
İstemediği dünyaya doğmuştu , varlık haline tahammül etmeye ve yaşantısızlıklarından yaşantı devşirmeye çalışarak yaşamıştı , sonra ansızın ölmüştü.
Mücadeleleri , çatışmaları ve tahammül edemedikleri gökyüzünde asılı kaldı.