Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsmail Lütfü Erol

İsmail Lütfü ErolBatı Klasik Müziği yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
539
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

2 okur okudu.
1 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Orkestranın yerleşim düzeninin genel kabul görmüş biçimine göre kalın sesli çalgılar hemen her zaman kendisine göre daha ince sesler çıkaran ya da kendisine göre ince sesleri daha etkili olan çalgıların arkasında ve çalanın oturuşuna göre solunda yer alırlar. Yani bir orkestra şefi karşısındaki çalgıların sağ tarafında kalanlarının kalın sesleri daha uygun biçimde çalan çalgılar olduğundan emindir.
İlk insanı sıçrayan, koşan, yakalayan ve kaçan bir yaşam biçimiyle birlikte düşünmemek mümkün değildir. Çalgılarını da öyle. Vurmalı Çalgıların temel ilkesinin sıçramakla, koşturmakla, hızlandırmakla vb ilintisi olduğu yani hareket özüne sahip olduğu düşünülürse insanın yaşam biçimiyle ürettikleri arasında bir bağın varlığı daha iyi anlaşılabilmektedir.
Reklam
Bir çaba ve uğraş olmadan hayatı da değiştirmek mümkün değildir. Hayatın değiştirilebilir olduğunu kavramayan, onu olduğu gibi kabul etmek zorunda olduğunu sanan bir bireyin Klasik Müzikten haz duyması mümkün mü? Arabesk ve Popüler müziğe ilgiyi bir de bu açıdan gözlemlemek gerekmiyor mu? Dinleyebilmek için verilmesi gereken, bir çaba bir ugraş, kendisini değiştirebilmek için verilmesi gereken bir çaba bir uğraş; çaba ve uğraşın gerekliliği açısından birbirine oldukça yakın görünüyorlar.
Müzik, onu yalnızca dinleyen bir birey ile onu üreten bir bireye farklı farklı etkilemelerde bulunmaktadır. Bir müzikte dinlemeyi aşıp üretme düzeyine erişirseniz daha önce vurguladığımız gibi müzik ile aranıza teknik düzeyde bir ilişkiyi sokmuş olursunuz. Bunun, bireyi "yalın dinleme hazzı"nın dışında bırakması gibi bir tehlikesinden sözedilebilir. Gerçekten, çalanlar ve besteleyenler tek başına dinleme ile yakalanabilen bir hazzı kaçırmaktadırlar. "Yalın dinleme" müziğin bütününün algılanmasıdır. … Bu, sözünü etmiş olduğumuz dinleme hazzını, bütünün kazandırdığı özel bir hazzı kaçırmaktır. Ancak böyle olduğunda, müzikle ilişki teknik düzeyde sürdüğünde başka bir tür özel haz yaşanmaz mı? Elbette. Ama bu tür haz ile diğeri ayrıdır; söylemeye çalıştığımız budur.
Batı Klasik Müziğinin ilk bestecileri ya Orgla besteliyorlardı ya da Orgun ses özelliklerinin etkisiyle besteler üretiyorlardı. Eğer Orgun ses özellikleri tanınıyorsa Batı Klasik Müziğinin cisimleştiği yıllar olarak gördüğümüz 1600'lü yılların bestelerine bakıldığında durum daha da açık biçimde saptanabilir. Sözü edilen zamanların bestelerinde yer alan seslerin birbirlerine bağlanışları, nüansların aşamalı geçişleri içermemesi yani çok hafif çalmadan kuvvetli türden çalmaya yavaş yavaş değil de aniden geçilmesi (nüansların uçlarda, ya "P" ya da "f' olması), birbirinin peşinden hızlı ya da yavaş ama kovalarcasına gelen seslerin çoğunlukta oluşu Orgun ses özellikleriyle paralellik göstermektedir.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok