Sesin incelik ve kalınlığının denetlenip gösterilebilir hale dönüştürülmesi ile süresinin denetlenerek gösterilebilmesi bir beste müziğinin oluşabilmesinin ilk ve temel adımıdır.
Gırtlağınızdan çıkana çok yakın bir ağlayış, yakarış, sevinç ve hüzün türünden sesler üretmeniz yaylı çalgılarla daha mümkündür. Bir melodi çalarken eğer melodinin sesler ilişkisi de elverişliyse dua edebilirsiniz, yakarabilirsiniz ve büyük ölçüde hüznü verebilirsiniz.
Batı Klasik Müziğinin yapılanmaya başladığı zamanların insanları Kiliselerdeki "Org"`a hep yakın olmuşlardır. Bu da hem Orgun başından ayrılmayan birçok bestecinin hem de Org sesini arayan dinleyicilerin çoğalmasını getirmiştir. Böylece Org için yazılmış eser sayısı bu müzikte azımsanmayacak kadar fazla olmuştur.
Orkestranın yerleşim düzeninin genel kabul görmüş biçimine göre kalın sesli çalgılar hemen her zaman kendisine göre daha ince sesler çıkaran ya da kendisine göre ince sesleri daha etkili olan çalgıların arkasında ve çalanın oturuşuna göre solunda yer alırlar. Yani bir orkestra şefi karşısındaki çalgıların sağ tarafında kalanlarının kalın sesleri daha uygun biçimde çalan çalgılar olduğundan emindir.
İşitilen bir parçayı seslendirebilmemiz ancak seslerin birbirlerine göre olan incelik ve kalınlık oranını ve yine birbirlerine göre süre oranını kavramış olmamızla mümkündür.
Dalgaların kaynaklarına göre göstermiş oldukları farklılıklardan en önemlisinin frekans olduğu söylenebilir. Dalgaların yayılma hızı ile belirlenen frekans için 1 saniyede oluşan dalga sayısı tanımı yapılmaktadır. 1 saniyede oluşan dalga sayısının yani frekansın sistemden sisteme değişiklik göstermesinin müzikte son derece önemli olmasının nedeni ise farklı frekanstaki seslerin farklı incelik ve kalınlıklara sahip olması yüzündendir.