“İnsanları birbirinden uzaklaştıran” ilişkilerin biçimi değil, teknolojik akılcılık ve “güçlü ışığın” tekdüzeliği. Aşikar çare, onlara “şiddetli ışıktan” daha az vermek; hem böylece, bütün istenmeyen sorunlar da temelli olarak kaybolur.
Karşı karşıya olduğumuz şey, daha önce benzeri görülmemiş dünya çapında bir toplumsal denetim bunalımıdır ve bunun çözümü belirsizdir. “Eli kulağında bir dünya sosyalist devrimi”ni düşünerek kendi kendimizi teselli etmek büyük bir sorumsuzluk olurdu
"Eğer gelecek yüzyıl, gerçekten de sermayenin muzaffer 'Amerikan yüzyılı' olacaksa, artık insanlığın yaşayabileceği bırakın tam bir bin yılı, gelecekteki bir yüzyıl bile olamayacaktır."
“Bilim ve teknoloji uzun vadede bütün sorunlarımızı çözebilir” demek, büyücülüğe inanmaktan da beterdir; çünkü bu görüş günümüz bilim ve teknolojisinin yıkıcılığını, toplumsal yıkıcılığını bilerek görmezlikten gelir. Bu açıdan da, mesele bilim ve teknolojiyi sorunlarımızı çözmek için kullanıp kullanmadığımız değildir -zaten kullanmak zorundayız- asıl sorun, bilim ve teknolojinin günümüzde kâr maksimizasyonunun kendi kendisini sonsuzlaştıran gereksinimleri tarafından sınırlanmış ve bu dar çerçeve içinde belirlenmiş olan yönünü köklü bir biçimde değiştirmeyi başarıp başaramayacağımızdır.
Bu eser, bir konuşmadan derlenerek ortaya çıkarılmıştır. Sosyalist bir bakış açısını sunduğu için kapitalizme yönelik eleştirel bir sunum olmuş ve merkeze ise Amerika alınmıştır. Bu seyirde ilerleyen kitapta sosyalist ilkeler kapsamında toplumsal denetimin mecburiyetinin altı çizilmiştir.
Emperyalizmin son aşamasına dair tahliller içeriyor. Ya sosyalizm ya barbarlık, sosyalizmin dünya egemenliğini sağlamadığı koşullarda barbarlığın bile eğer şanslı isek gerçekleşeceğini vurgulayan ve bugünün işçi sınıfına yol gösteren bir kitap.