Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
İki zıt istikamete doğru çatallanan İslâm felsefesinin akılcı ve tabiatçı kolu daha ziyade Hıristiyan garp, imancı ve ilâhiyatçı kolu da daha ziyade İslâm şark üstünde tesirini devam ettirir. Burada oldukça garip bir çaprazlama ve bir tesir mübadelesi göze çarpar. Hıristiyan garp, akılcı ve tabiatçı düşünceyi İslâm şarktan almış ve İslâm şark da imancı ve ilâhiyatçı düşüncesinde Hıristiyanlığın tesiri altında kalmıştır. Nitekim İslâm dini de kitabında rasyonalist (akılcı) bir ruh sahibi olduğu halde sonradan mistik bir düşünce doğurmuş. Hıristiyanlık da kitabında mistik bir ruh sahibi olduğu halde sonradan akılcı ve tabiatçı bir medeniyet ortaya çıkarmıştır
404 syf.
10/10 puan verdi
·
25 günde okudu
Aydın Gözünden bir Halkın Serencamı
"İtiraf edeyim, çok şey öğrendim bu eserden. Ve tahmin edilebileceği gibi acılar içinde okudum. Ama ne acılar!" Bu cümleler kitaba dair hislerime tercüman olsa da bana ait değil! Bu kitabı okuyan
Server Tanilli
Server Tanilli
'nin
Musa Anter
Musa Anter
'e yazdığı mektuptan.. Acı, hapis, sürgün ve işkence içinde geçen ve faili belli olsa da fâili meçhul diye adlandırılan bir cinayetle sonlanan bir yaşam. Öyle bir yaşam ki tamamen milletinin ihyası için fedakarca geçen bir ömür. Aklıma kitapta da birçok defa ismi geçen
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
'nin şu sözü geliyor. "Kimin himmeti milletiyse o tek başına bir millettir." İşte Musa Anter öyle biriydi. Tek başına bir Kürt milletiydi. Bu kitapta cumhuriyetin kuruluş döneminden itibaren kimi ilk ağızdan dinlediği, çoğu da birebir şahit olduğu; şahsi yaşamdan öte, özelde Kürtlerle ilgili genelde tüm ülke gündemiyle ilgili yaşanmışlıklar barındırmaktadır. Neler yoktur ki: Şeyh Said Kıyamından 49'lar davasına, Dersim Hadisesinden darbe dönemlerinde yaşananlara, dönemin Türk-Kürt aydın, yazar ve siyasetçilerine kadar birçok anı, bilgi ve olay içermektedir. Bu kitabı Türk-Kürt demeden tüm okurların önyargılarını bir kenara bırakarak okuması gerekiyor. Zira Kur'ân-ı Kerim'de de dediği gibi "Ben sizi fert fert, kabile kabile yarattım ki birbirinizle tanışasınız, yardımlaşasınız. Yoksa tek diğerinize karşı inkârla yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir."(Hucûrat 13) Her şeye rağmen silahlarla değil kalemlerle ve kitaplarla bu kardeşlik bağının kurulacağına inanıyorum.
Hatıralarım
HatıralarımMusa Anter · Aram Yayınları · 2011678 okunma
Reklam
Server Tanilli'nin Kürtlerle ilgili Fikirleri
Türkülerimize varıncaya değin ortak olduğumuz, kız alıp verdiğimiz bu kardeş halkın kültürü, yalnız onları değil biz Türkleri de yakından ilgilendiriyor ve ilgilendirmeli!
Sayfa 371Kitabı okudu
Demokrasinin mihengi
Araplar Acemler ve Türkler; Kürtler sayesinde demokrat olacaklardır. Çünkü bu üç müslüman kardeş millet, Kürt demokratik haklarını kabul etmeden kendileri de demokrat olamazlar.
Sayfa 359Kitabı okudu
"Ben büyük olmak için yeterince basit ve basit olabilecek kadar büyük olan öğretmeni arıyorum."
Joseph Goebbels
Joseph Goebbels
Ürküntü devirleri sükûnet devirlerini bastırır; insan, olay bolluğundan ziyade olay yokluğundan rahatsız olur; Tarih de onun can sıkıntısını reddetmesinin kanlı ürünüdür.
Reklam
Dünyaya metafiziksel bakanlar, küresel maddi rekabeti yakalayamaz.
Dünyaya sırf metafizik, destansal ve edebi bir noktadan bakan bir kavim, dünyayı maddi, gerçek ve iktisadi bir bakış açısından görenlerle iktisat sahasında mümkün değil rekabet edemez, aşık atamaz. Dolayısıyla dünyaya bakışımızı genişletmek, tamamlaştırmak mecburiyetindeyiz.
Rahmetle...
“Beni bir gün sokakta vuracaklar. Alnımdan kan akarak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ziyanı yok, varsın vursunlar.”
M. Kemal'in, mandacıların durumunu anlatıyor.
Mustafa Kemal Paşa milletin başsız ve avare kaldığı o feci günleri hikâye ederken diyor ki: "En aydın sayılan insanların manda tutkunluğuyla adeta milletin bağımsızlık ruhunu yıkmak için gafilce bir çalışma ve devamlı bir çaba içinde çırpındıklarını hayretle görüyordum. Ben artık şu noktaları gayet açık değerlendirebiliyordum: Düşmanlar bağımsızlığımızı imhaya karar vermişlerdir; bu hakikati millet henüz [tamamıyla] keşfetmemiştir…" O, hakikati keşfetmişti; kararını aldı ve komutunu verdi: "Kahramanlık gösteriniz!"
Maddî ve manevî kıymetlerin mübadelesinde, ırkların ve milletlerin işbirliğinden, dinlerin, sistemlerin, menfaatlerin rekabetlerinden doğan bu Avrupa, gayet mahdut bir toprak üstünde bütün fikirlerin, akidelerin, keşiflerin yığıldığı bir çarşıdır ki yeryüzünün her köşesinden oraya maddî ve manevî kıymetler akını başladı. Bir yandan Amerika’nın yeni toprakları, Afrika ve Okyanuslar. Uzakşark’ın eski imparatorlukları oraya ham maddelerini yollarken, öte yandan ihtiyar Asya’nın bilgileri, felsefeleri, dinleri de uyanık Avrupa kafasını beslemeye gelmişlerdi. Ve Avrupa denilen o kudretli makine, şarkın kendisine yolladığı maddî veya manevî ham maddeleri işleyerek ondan yepyeni maddeler, fikirler, buluşlar çıkardı.
Reklam
Atatürk inkılâbının değişmez iki prensibi vardır: Milliyetçilik, medeniyetçilik. Bugüne kadar gerçekleşmiş hiçbir inkılâp hareketi yoktur ki bu iki kaynaktan fışkırmamış olsun.
Atatürk’ten evvel, Tanzimat ve Meşrutiyet gibi bütün inkılâp hareketleri, yarım adamların yarım adımlarıydı. Milletin başına bütün belâları üşüştüren bu yarımlıktı; Türk bünyesini hem şark ve garp, hem din ve milliyet arasında yarımşar ve sakat iki parçaya bölüyordu.
Ne mutlu bana ki Türk yaratıldım, Gönlümün en yüksek gururudur bu; Ne esir edildim, ne de satıldım, Türk benliği, Türklük şuurudur bu.
Ötüken NeşriyatKitabı okuyor
soluk soluğa şafakların ve can çekişmelerin öğretisi olan tarih, tutarlılık iddiasında ve malzemesini kanın arşivlerinde bulan bir romandır..
248 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde yaşanan hainlik söylemlerini değerlendiren eser.
Eser; 1800 yılından, 2014 yılına kadar geçekleşmiş, önemli olaylara dahil olmuş kişilere yapılan hainlik söylemleri hakkında incelemeler içermektedir. Öncelikle işlediği konular ve kronoloji sıralamasından dolayı, çok iyi bir eser diyebiliriz. Dili,
Abdülhamid Gerçeği
Abdülhamid Gerçeği
eserinde olduğu gibi, fazla akıcı olmayan bir anlatıma sahip olmamakla birlikte, Hain`nâme eseri yalın, akıcı ve anlaşılırdır. Yazar eserde, biraz fazla iyimser ve pozitif bakış açısı ile değerlendirse de, bahse konu dönemlerdeki anlatılan olayları yaşayanların hisleri ve tepkileri, herkesçe malum olduğu üzere bu kadar yumuşak olmayabilir. Ancak eserine konu ettiği olayların çoğunda kendisine katılmakla birlikte , bunların çoğunluğu gündelik ve siyasi basit meseleler olduğunu belirtmeliyiz. Ancak, büyük meselelerdeki yorumlarına pek katıldığımız söylenemez. Çünkü bir insanın hain olabilmesi için, daha ne yapması gerekir sorusunu çokça sordurtmuştur. Her durumda her şey alttan alınmaz. Özellikle de mevzu, işgalde olan bir ülke ve bağımsızlıkları için can vermeye hazır insanlarımızın kaderini birinci dereceden ilgilendiren meselelerde !
Hain'nâme
Hain'nâmeOrhan Koloğlu · Tarihçi Kitabevi · 20146 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.