Toprak denilen şeyin insanın icinde vatanlaşması, en küçük fikri kargaşada yüreğini vatandaşlıktan çıkarması insanın toprakla kurmuş olduğu arızalı ilişki şekli.
26 ayrı yazardan, 27 ayrı öykü içeren bir yapıt.
İstanbul’da geçen ve İstanbul’u hissettiren çok değerli öyküleri içeriyor. Eski İstanbul’u okuyorsunuz ama sanki değişen tek şey zaman da geri kalan her şey aynı gibi..
Özellikle canım
Tezer Özlü için alıp okuduğumu ifade etmeliyim. Düşüncelerini aktardığı, cümlelerini sıraladığı, özenle seçtiği kelimelerini içeren, O’na ait bir metni okuma ihtiyacıyla sarıldım kitaba. O’nun yazdığı bölüme bir an önce gelmek için çok sabırsızca çaba sarf ettim. Okurken de büyük bir burukluk hissettim. Sanırım O’ndan kalan son metni okumak içimi buruklaştırdı ve varlığına sarılırken yokluğunu hatırladım..
Çok değerli nostalji tadında bir kitap. Hepsi çok güzel ve değerli öyküler kesinlikle.
Ben en çok
Canım
Kör köpek çelimsizle bir arabanın altında kalmaktan son anda kurtulması ile başlayan roman, hikayesini yine çelimsizle bitiyor. Arafta kalmanın çaresizliğinin, güçlü ve güçsüz arasındaki çatışmanın anlatıldığı roman.Tarihi yarımada da yaşayan kör köpek, göçmenler, hamamcı, berduşlar,hafızasını yitirenler,insan tacirleri arasında değişen güç dengeleri; Göçmenlerin hem yaşam savaşı yaratanlara hem de sığındıkları yerdekilere eğilen boyunları ; Yaşamı devam ettirebilmek adına alışılan bu yeni dengeler eskilerin izlerini hemen siliyor, yeni suistimal kapıları açılıyor. Betonlaşmanın yayıldığı alanlar gittikçe çoğalırken insanlara yaşamak için alan kalmıyor.
Birbirlerinin dilini anlamıyorlardı ama yoksulluğun işaret dilini az çok biliyordu burada yaşayan herkes. Bu dili anlamak merhametin kapılarını sonsuza dek açmıyor olsa da muhtemel tehlikelerin sinyallerini algılamak adına önemliydi.
Hikâye, semtin en işlek caddelerinden birinde, kalabalığın hengâmesinde göçmenler, kör köpekler, berduşlar, meczuplar, pezevenkler, insan tacirleri, uyuşturucu ve emlak simsarları arasında geçiyor.
Jaklin Çelik, arafta kalmanın çaresizliğini, yoksulların işaret dilini, yaşamın ortasında sınır çizgisi gibi duran saklı şarap mahzenlerini insanın yüreğine dokunan, sokulgan ve ince bir üslupla anlatıyor. Sarhoşların Perşembesi, son dönemlerin en özgün ve sarsıcı romanlarından biri. Kutsanmış bir ayyaş ayaklanması