Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jay Ingram

Jay IngramBelleğin Tükenişi yazarı
Yazar
8.1/10
9 Kişi
35
Okunma
0
Beğeni
539
Görüntülenme

En Beğenilen Jay Ingram Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Jay Ingram sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Jay Ingram kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
onu sen söyleyeceksin kanka işte
Yeterince uzun yaşarsak hepimiz Alzheimer hastalığına yakalanır mıyız?
Sayfa 76 - Tübitak Yayınları
alın bu bilgiyi ne yaparsanız yapın köşemin baş alıntısı
Zaman içinde beynin hacminde, hipokampusta ve beynin diğer bölümlerinde ortaya çıkan kaybın sebebi nöronların ölmesi değil de sinapsların sayısının azalmasıydı. Nöronların ölmesinin daha yüksek düzeyde bellek kaybı riskine sebep olacağını düşünmeye koşullanmış olabiliriz. Bu belki bir ölçüde yıllardır çok içmenin; ürkütücü sayıda nöronun hatta yüzbinlercesinin ölümüne sebep oldu türünden uyarılardan kaynaklanır. Bu birden fazla açıdan uydurma bir iddiadır. Birincisi böyle bir kaybın gerçekte oluştuğuna dair bir kanıt yoktur. İkincisi bu durum gerçekleşse bile bu sayıda nöronun eksikliği hissedilmeyecektir. yetişkin bir kişinin beyninde 86 milyar kadar nöron bulunur. Serebral korteksimizde(düşünen beynimizde) alkol almasak bile doğal nedenlerle her saniyede bir nöron kayboluyor. Yani günde 85 bin tane. Bu “normal” bir durumdur.
Sayfa 87 - Tübitak Yayınları
Reklam
Daha yaşlı olan insanların kişisel anıları, bir zamanlar olduğu kadar zengin ayrıntılar içermez. Ancak insanlar, bunun farkında değildir. Bu, bir lanet midir yoksa nimet midir, kararı size bırakıyorum.
Sayfa 84 - Tübitak Yayınları
“Dinin aldatmacaları ile neşelenmemiz ya da teselli edilebilmemiz için artık vakit çok geçtir, hedefimize ulaşıp yaşamımızı ölümün pençesinden kurtarabilmek için ise ona fazla yakınız”
Sayfa 54 - Tübitak Yayınları, Stephens
“ Bunamadan mustarip bir kişi, daha önce sahip olduğu ayrıcalıklardan yoksun kalmış biridir; zenginken fakir düşmüştür. Öte yandan ahmağın biri idiyse zaten hep düşkün ve sefildi”
Sayfa 31 - Tübitak Yayınları
Napoleon’un doktoru Philippe Pinel, zamanın halk diliyle “deli” olarak tanımlanan insanların tedavisinde bir devrim yaratmıştı. Psikopat, depresif ve bunamış insanların, Paris’in Bicetre tımarhanesinde karışık olarak bir arada tutulmasına tepki göstermişti. Deliliğin bir suç olmadığını vurgulayarak, hastaların zincirlerden kurtarılıp onlara yepyeni ve daha insanca tedavi yöntemlerinin uygulanması sağlanmıştı.
Sayfa 30 - Tübitak Yayınları
Reklam
bu dünyada 100 yıl, yazık be
Önümüzde başka inanılmaz varsayımlar da var. Bunlardan birine göre 2000 yılından sonra doğan çocukların yüzde 50’sinin yüz yaşına kadar yaşayacak olmalarıdır.
Sayfa 74 - Tübitak Yayınları
Yüzyıllar öncesinin yaşam beklentisinin 40 yaş olması insanların yalnızca 40 yaşına kadar yaşadıkları anlamına gelmemelidir. Aslında 5 yaşının altındayken gerçekleşen büyük sayıdaki ölümler doğduğunuz zaman 40 yaşını bulacak kadar yaşama şansınızın pek yüksek olmadığının işaretiydi. Bu engeli aştığınız taktirde hayat daha affediciydi ve 40 yaş da varılması öyle çok şaşılacak bir ileri yaş değildi
Sayfa 69 - Tübitak Yayınları
ve tedavisi yok, önleyemiyorsunuz da
Alzheimer hastalığı bugün altmış beş yaşını aşkın olanların yüzde 10 kadarını ve seksen beş yaşını aşanların da neredeyse yüzde 50’sini etkiliyor.
Sayfa 14 - Tübitak Yayınları
" Doğaya hükmedebilirdi"
Peki bilimin gücü neye yetebilirdi?
Sayfa 13 - Tübitak Yayınları
Reklam
Bunama ya da zihin zayıflaması, ne derseniz deyin, yaşlanmanın doğal bir sonucu ise o zaman tıp uzmanları ona pek ilgi göstermeyecektir. Zira hayat böyledir. İlgi çekebilmesi için kayda değer bir şey olmalıdır. İlgi uyandırmıyorsa onun hakkında yazı yazan da olmaz.
Sayfa 30 - Tübitak Yayınları
Erken yaşta ortaya çıkan ailevi Alzheimer hastalığının sebebi olarak üç gen bulunmuştu. “Sebebi” diyoruz “yatkın olmayı sağlayan” demiyoruz, çünkü bu genler baskın genlerdi ve buna göre bu genlerden yalnızca bir kopyasının kalıtım yoluyla geçmesi hastalığın oluşacağının garantisiydi.
Sayfa 23 - Tübitak Yayınları
gelin ortada buluşalım
Sigmund Freud, saldırgan bir tutumla - ve aynı zamanda ikna edici bir biçimde - psikoterapiyi yani ruhsal hastalıkların hastayla konuşarak iyileştirilebilceğini savunuyordu. Alzheimer gibi bilim insanları ise aynı konuya odaklanmakla birlikte konuyu daha biyolojik açıdan ele alıyorlardı.
Sayfa 19 - Tübitak Yayınları
doktorun adı Alois Alzheimer’dı
Auguste’ün kötüye gidişi kesintisiz olarak devam etti zamanla konuşması anlaşılmaz oldu ve çıkarabildiği sesler yalnız bağırma ya da mırıldanma şeklindeydi. Yaşamının son yılında neredeyse dilsiz, hissiz ve hareketsizdi. 56. doğum gününden kısa bir süre önce… vefat etti doktorunun kararlılığı olmasaydı,hastalığı ilgi çekmeyecek hatta fark edilmeyecekti bile. (…) hastasını hiç unutmamıştı,hastanın öldüğü bildirildiğinde beynin incelenmek üzere kendisine gönderilmesini istemişti.
Sayfa 17 - Tübitak Yayınları
“Örgün eğitim ya da eğitimle ilgili bir şeyler bir tür bilişsel ya da sinirsel yedek beyin gücü oluşturur. “
Sayfa 115 - Tübitak Yayınları
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.