About
Title:
Biyolog
Birth:
1955
Readers
3 readers liked.
60 readers read.
4 readers are reading.
49 readers will read.
1 readers left half.
Quotes
Bazı tereddütleri olsa da Darwin tüm canlıların ortak bir atadan geldiklerini varsayıyordu. Hayvanların ve bitkilerin sınıflandırılmasının bu akrabalık ilişkisine uygun olması gerektiğini, bu ilişkilerin, türlerin sadece benzerliklerine göre değil kökenlerine göre konumlandırıldığı bir "ağaç" biçiminde gösterilebileceğini savunuyordu. Türlerin Kökeni'nin yayımlanmasından kısa bir süre sonra Alman biyolog Ernst Haeckel (1834-1919) canlı türlerinin "filogensini", yani evrimsel akrabalıklarını özetleyen bir ağaç önerdi. Her şeye rağmen o da döneminin düşüncelerinden etkilenmişti, çünkü insan Yaratılış'ın kralı olmadığına göre bari bu ağacın en tepesine, evrimin zirvesine oturmalıydı.
Akrabalık ilişkilerini tanımlamak üzere bu dönemde oluşturulan soyağaçlar anatomiye dayandırılıyordu: Kaplan ile aslan arasındaki benzerlikten dolayı ikisinin ortak bir atasının olduğu varsayılıyordu örneğin. Bir adım daha ileri gidildiğinde kuşlarla memelilerin iskeletleri aynı yapıları içerdiğinden bu ikisinin, kaplan ile aslan örneğine göre daha eski bir ortak ataya sahip olduğu düşünülebilirdi. Bu ataların arandığı yer ise fosillerdi. Böylelikle archaeopteryx'e kuşların, proconsul ise insansıların atası olarak kabul edildi.
Popülasyon genetiğinde ulaşılan sonuçlar ile paleontoloji ve biyocoğrafya alanlarında gerçekleştirilen keşifler, doğal seçilim Kavramıyla birleştirilerek "modern sentez"e ulaşılmıştır. Bu kuram "Neo-Darwincilik" olarak da adlandırılmaktadır. Bu sentezi geliştirenler arasında şu isimler öne çıkar genetikçi Theodosius Dobxhansky (1900-1975), biyolog Julian Huxley (1887-1975) ile torunu Thomas Huxley, zoolog Ernst Mayr (1904-2005) ve paleontolog George Simpson (1902-1984). Bunlara göre evrim, topluluğun Kademeli olarak değişmesini sağlayan küçük ölçekli mutasyonun ortaya çıkışına bağlıdır. Bir grubun diğerlerinden ayrı düşmesi halinde aradaki ayrım giderek derinleşir ve sonunda yeni türlerin ortaya çıkışıyla sonuçlanır.
Türlerin ortaya çıkışı
Günümüzde türlerin ortaya çıkışına, "ayrı yurtlu (alopatrik) türleşme" denilen yani bir türün iki ayrı "yurt"ta oluşmasına dayanan model aracılığıyla evrensel bir açıklama getiriliyor. Varsayalım ki bir hayvan türü aşılamaz bir engel, örneğin bir deniz, bir çöl ya da bir dağ silsilesi yüzünden iki ayrı topluluk halinde bölünmüş olsun... Ayrıca bu engelin iki tarafındakı yaşam koşullarının aynı olmadığını varsayalım. Bu iki toplululuk rastlantısal nitelikte mu- tasyonlara uğrayacaktır. Fakat aynı kısıtlamalarla karşılaşmadıklarından farklı yönlere doğru evrimleşeceklerdir. Ayrılık yeterince uzun sürerse bu evrim, kendi aralarında üreyemeyen iki farklı türle sonuçlanacaktır. Darwin'in Galapagos'ta gözlemlediği tam olarak buydu. Kromozom mekanizmalarını işin içine sokan başka modeller ise fiziksel bir ayrım olmaksızın türlerin nasıl oluşabildiklerini anlamamızı sağlarlar (eşyurtlu [simpatrik] türleşme).
Yaratılışın incisi değildir artık insan, sadece onca tür arasında bir türden ibarettir, hepimizin atası ortak olduğuna göre köken bakımından bile diğerlerinden ayrışmaz.
Sayfa 10 - bgst yayınlarıKitabı okudu
Ayak izi rüzgarın olmadığı Ay’da bozulmamış halde duran Neil Armstrong, 30 bin yıl önce Chauvet Mağarası’nın duvarına el izini bırakan isimsiz avcı toplayıcıdan daha mutlu muydu?
Updates
Henüz kayıt yok
Comments and Reviews
