Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jean Guitton

Jean GuittonDüşünme Sanatı yazarı
Yazar
8.3/10
11 Kişi
38
Okunma
2
Beğeni
1.263
Görüntülenme

Jean Guitton Gönderileri

Jean Guitton kitaplarını, Jean Guitton sözleri ve alıntılarını, Jean Guitton yazarlarını, Jean Guitton yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
I.B.- İşte şimdi en son sınırın karşısındayız. Bu, fizik gerçeklik dediğimiz şeyi gizemli bir biçimde ayıran sınır. Peki ama ötede ne var? Kuşkusuz, artık hiçbir şey yok. Ya da daha iyisi, elle tutulur hiçbir şey yok.
Klasik fizikte kuvvetler alanlarla betimlendiği halde, madde parçacıklarla gösterilir. Kuantumlar kuramı, tersine, gerçeğin içinde sadece, İletişimleri "bozon" adı verilen kendiliklerce (entités) sağlanan etkileşimler görmektedir. Daha açıkçası bu bozonlar kuvvetleri taşır ve fiziğin "fermiyon" adını verdiği madde parçacıkları arasındaki bağıntıları sağlar; fermiyonlar da madde alanlarını oluştururlar.
Reklam
İşte, maddesel dünyanın kıyısına gelmiş bulunuyoruz: Yol da "kuark" adıyla rastladığımız o minicik, garip kendilikler (entités) karşımızda. Bunlar, gene bir "parçacık"ı andıran bir şey'in varlığının son tanıkları. Peki ama ötede ne var? Yapılan gözlemler bize kuarkların davranışlarının biçimli, düzenli olduğunu gösteriyor. Ama nasıl? Gözlemlenebilir maddenin altında işe karışan o görünmez etki nedir?
Bir madde parçacığının içinde bulunan bireylerin sayısı imge gücümüzün kavramaya alışık olduğu şeylerin o denli ötesinde ki, bu sayı bir tür dehşet'e benzer bir etki yapıyor...
Gerçeğin görünen yüzünün altında demek ki eski Yunanlıların dediği gibi bir "logos", evreni ayarlayan, yöneten, canlandıran ve onun kaos değil de düzen olmasını sağlayan zeki, akılcı bir öğe var.
Peki ama gerçek nedir? Çevremizdeki fizik dünya neden oluşmuştur? Newton fiziğinin önerdiği mekanikçi evren görüşü gerçekliğin iki temel şeyi içerdiği düşüncesine dayanır: katı nesneler ve boş alan. Günlük yaşamda bu görüş kusursuz işlemektedir: Boş alan ve katı cisimler kavramları tümüyle fizik dünyayı düşünme ve kavrama biçimimize bağlıdırlar. Günlük alan da böylece içinde klasik fizik kurallarının uygulanageldiği bir "orta boyutlar bölgesi" gibi görülebilir.
Reklam
Buna inanıyorum. Eğer evren onu bugün tanıdığımız gibi varsa, bunun nedeni bal gibi, yaşamın ve bilincin gelişmesini sağlamaktır. Bizim varoluşumuz bir bakıma başlangıçta, Planck Zamanında, titizlikle programlanmıştır. Bugün çevremde bulunan her şey, yıldızların görünümünden tutun Lüksemburg parkını süsleyen ağaçlara dek, başlangıçların ufacık evrenin içinde önceden tohum halinde vardı: Evren insanın saatinde geleceğini biliyordu.
J.G.- Eğer gizli bir düzen gerçeğin evrimini yönetiyorsa, yaşamın ve zekanın evrende ortaya çıkmasının hiçbir erekliliği olmayan bir dizi kazalar, rastlantısal olaylar sonucu gerçekleştiğini savunmak bilimsel açıdan olanaksız olur. Doğayı ve ondan doğan yasaları incelerken, bana öyle geliyor ki, tersine, evren tümüyle bilince doğru yöneliyor. Dahası, sınırsız karmaşıklığıyla ve düşmanca görünüşlerine karşın, o canlı, bilinçli, zekası olan şeyleri doğurmak için yapılmıştır. Neden mi? Çünkü, ünlü bir sözü açarak söyleyelim, "bilinçsiz madde evrenin yıkıntısından başka bir şey değildir, "Biz olmasaydık, kendini kanıtlayan bir bilinç olmasaydı, evren varolamazdı: Bizler evrenin kendisiyiz, onun yaşamı, bilinci, zekasıyız.
Bir kar taneciği alınız: Bu küçük nesne, düzenli ama birbirlerinden tümüyle değişik geometrik şekillerin ortaya çıkmasına yol açan, şaşırtıcı incelikteki matematik ve fizik yasalarına uymaktadır: Kristaller ve polikristaller, iğneler ve dandritler, plaketler ve kolonlar bu geometrik şekilleri oluşturmaktadır. İşin en çarpıcı yanı da her kar taneciğinin dünyada tek olmasıdır: Bir saat rüzgârda uçuştuktan sonra özel bir şekil ortaya çıkaracak olan her türlü koşula (ısı, nem, atmosferdeki kirlilikler) uymak zorunda bırakılmıştır. Bir kar taneciğinin son şeklinde, içinde yaşadığı tüm hava koşullarının öyküsü vardı. Beni hayran bırakan şey de kar taneciğinin tam ortasında bir düzenin özünün bulunmasındır: Bu, dayanıklılık sağlayan kuvvetler ile dayanıksızlık nedeni kuvvetler arasındaki ince dengedir; insan çapındaki kuvvetler ile atom çapındaki kuvvetler arasındaki yoğun etkileşimdir. Söz konusu denge nereden geliyor?
Önceki sayfalarda yaşam serüveninin, maddenin kendiliğinden, gitgide heterojen sistemler halinde organize olmak gibi evrensel bir eğiliminden doğduğunu gördük. Bu olay, düzensizlikten düzen yaratarak, hep daha karmaşık yapılar hazırla yarak, birlikten çeşitliliğe yönelmiştir. Ama doğa neden düzen üretiyor? Şunu anımsamadan yanıt veremeyiz: Evren, düzenli bir maddenin, sonra yaşamın, en sonunda da bilincin ortaya çıkmasını sağlamak için, titizlikle ayarlanmış gibi görünüyor. Fizik yasaları tam tamına bu günkü gibi olsalardı, o zaman gök fizikçisi Hubert Reeves 'in belirttiği gibi, "Bunlardan söz etmek için şimdi burada olmazdık," Dahası var: Evrensel büyük değişmezlerin biri -örneğin yerçekimi değişmezi, ışık hızı ya da Planck değişmezi- başlangıçta en ufak bir değişime uğrasaydı, evrenin canlı ve zeki canlı varlıklar barındırmak için hiçbir şansı bulunmaz, hatta belki evrenin kendisi de ortaya çıkmazdı. Bu şaşırtıcı incelikteki ayarlama salt "rastlantı" eseri midir yoksa bir İlk Neden'in iradesinden, bizim gerçekliğimizi aşan bir düzenleyici zekâdan mı doğmuştur?
103 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.