Her Toplum şerefini, geleneklerini ve devamlılığını kadınların üzerine yükler ki kadın (kendisine çizilen) sınırları aştığı vakit bütün cehennem kapıları ona açılıverir. Bir kadın İslama girdiğinde kendisine muhalefet eden -egemen batı ve geleneksel İslam alt kültürünün yer aldığı- iki zıt toplum tarafından sıkıştırılan kültürel bir çatışmanın ortasına düşer. Pek çok kadın her iki tarafın baskısı altında kalır.
Sıkıntı ve dertler insanın terakkisi için esas teşkil eder ve kaçınılmazdır, inançlı yada inançsız bütün insanlar bunları tadacak, tecrübe edecek ve bunlarla sınanacaktır.
İşte o an, daha önce hiç tatmadığım, bu yüzden benim için kelimelerle ifade etmesi çok zor olan bir şey yaşadım. Sanki göğsümdeki bir noktadan, içimi kaplarcasına tüm vücuduma yayıldığını hissettiğim soğuk bir dalga olarak tarif edebileceğim bir duyguydu bu. Oldukça şiddetliydi ve başlangıçta ürkmüştüm; hatta tir tir titrediğimi hatırlıyorum. Fakat, duygularıma da çok garip bir şekilde nüfuz ettiği için fiziksel bir histen ibaret değildi. Sanki, beni saran ve içime işleyen, merhametin somut bir forma bürünmüş haliydi. Neden olduğunu tam olarak ifade edemem ama ağlamaya başladım. Gözyaşları yanaklarımdan aşağı doğru süzülmeye başladı, kendimi karşı konulmaz bir şekilde hıçkırıklara boğulmuş halde buldum. Ne kadar ağladıysam o
kadar tesir eden bir şefkat ve merhamet tarafından kucaklandığımı hissediyordum.
İslamiyeti kabul eden herkes gibi ben de ilk şehadetimi asla unutmayacağım.Hayatımda en zorlandığım ama bir yandan da en özgür ve güçlü hissettiğim andı.”s.227
"Namaz kılarken bazı anlar vardır ki-hakikat anları; hakiki dürüstlük,samimiyet ve tevazu anları-bir müslüman,Allah’ın her yerde bulunan çok merhametli ve şefkatli nurunun farkına varır.”s.240
We will soon see that this Qur'an is no soft sell nor hard sell; that in reality it is no sell at all; that it is no less than a challenge, a dare, to fight and argue against this book.