There's a fine line between thinking about somebody and thinking about not thinking about somebody, but I have the patience and the self-control to walk that line for hours--days, if I have to.
Some mornings, the sun looks wrong outside my window. I sit at the kitchen table shaking salt into the hairs on my arm, and a feeling shoves up in me: It's finished. Everything went past, without me. Those days I know not to close my eyes for too long, or the fun will really start.
… masanın üzerinde birbirimizin yeni yüzlerine baktık ve yetişkin hallerimizde geçmişten tanıdığımız insanın izlerini aradık ama gördüğümüz tek şey geçen yılların izleriydi.
New York’a geldikten sonra öğrendiğim bir şey bu: Kimsenin, gerçekte nasıl biri olduğunu kestirmek mümkün değil. İkiyüzlü demek yetmez, sanki herkesin kişilik bozukluğu var.
.
Yalan söyleriz. Yaptığımız bu. Bana bir satır saçmalık satıyorsun ve benim de sana bir satır saçmalık satmamı istiyorsun, böylece büyük bir saçmalık yazıp bunun için para alabilirsin.
.
.
.
.
Kathy bir Cumhuriyetçiydi ve genellikle kendi iyi talihini ya da başkalarının başına gelen felaketleri anlatırken "olması gerekiyordu" gibi affedilmez bir ifadeyi kullanan insanlardan biriydi.
.
.
.