Fransız, şair. Getirdiği yeniliklerle modern şiirin hazırlayıcılarından olmuştur. 16 Ağustos 1860’ta Uruguay’da, Montevideo’da doğdu, 20 Ağustos 1887’de Paris’te öldü. Fransa’dan göç ederek gelmiş bir ailenin beş çocuğundan biriydi. Çocukluğu, Fransa’nın güneybatısındaki Tarbes’da oturan akrabalarının yanında geçti. On altı yaşında Paris’e yerleşen ailesinin yanına gitti. Liseden sonra Ecole des Beaux-Arts’da edebiyat eleştirmeni ve düşünür Hippolyte Taine’in derslerini izledi. Baudelaire, Heine ve Verlaine gibi şairleri okudu, izlenimci (empresyonist) ressamlara ilgi duydu. Düzenli bir işi olmadı, genellikle yalnız bir yaşam sürdü. 1881’de Alman İmparatoriçesi Augusta’nın Fransızca öğretmeni oldu. Berlin’de maddi açıdan rahat bir yaşam sürdü. Edebiyat çevrelerinden uzak kalmamak için 1886’da Paris’e döndü. Bir yıl sonra veremden öldü. Alman felsefesi, özellikle de Eduard von Hart- mann ve Schopenhauer’in kötümser düşünceleri La- forgue’u etkilemiştir. Ölüm, yalnızlık ve günlük yaşamdan duyulan sıkıntı, şiirlerinin tekrarlanan temalarıdır. Laforgue, Baudelaire ve Rimbaud gibi simgeci şairlerden ve şair Tristan Corbiere’in (1845- 1875) umursamaz, alaycı üslubundan da etkilenmiştir. Şiirlerindeki alaycı üslubun arkasında hüzünlü bir kötümserlik sezilir. Özellikle son şiirlerinde, İtalyan commedia deü’arte halk tiyatrosundan alarak işlediği Pierrot tipi, komikliğinin ardındaki hüznüyle, şairin kendisinin de simgesi olmuştur. Laforgue serbest nazımın yaratıcıları arasındadır. Şiiri günlük konuşma ritimlerine yakınlaştırmayı denemiş, dille oynamış, yeni sözcükler türetmiştir. Felsefi terimleri, imgeleri ve söz oyunlarını serbest çağrışımlarla ve şaşırtıcı bir biçimde bir” araya getirmiştir. Şiirde yaptığı yeniliklerle 20. yy’ın ABD’li şairlerini, özellikle Ezra Pound ile T.S.Eliot’ı etkilemiştir.
Biri mi gözlüyor gösterişli geceleri?
Şu sözü edilen! Bu unutuş, öfkeden mi rastlantı mı?
Niye bizim kaderimiz? Bu, deli eder adamı!"...
-Altın renkli yıldızlar sonsuz düşler içinde...
Yarın ölebilirim, hem sevmedim de,
Değmedi dudaklarım asla bir kadının dudaklarına.
Hiçbiri şöyle yürekten bakmadı bana
Sarmadı beni mest olmuş sinesine.
A! ne Zamandan ne mekandan kaçmak mümkün!
Kötülüğün karşısında zamanı durduramıyoruz
Tüm akılsızlıklar karşısında! - Her şey kader;
Hayatın seli her şeyi sürüklüyor
Yalnızca acı çektim, tüm doğa uğruna
Varlıklar uğruna, rüzgâr, çiçekler, gökkubbe.
Bütün sinirlerimle acı çektim, ince ince.
Acı çektim sahip olmadığımdan olgun bir ruha.