''Günlerin sıkıntılı boşluğunu yalnız, beceriksiz ve tembel bir fikrin münferit kıvılcımları aydınlatıyordu. (...) Kalplerinde marazi, karışık, dile gelmeye çalışan bir tahriş, bir çatma duygusu uyanıyordu. İnsanların birbirlerine karşı davranışlarında çoğu zaman dile gelen, içlerindeki bu adale yorgunluğunun geçmezliği kadar söküp atılamaz olan gizli, için için sürüp giden öfkeydi.''