1972 Ulm doğumlu Kathrin Hartmann, Frankfurt’ta Sanat Tarihi, Felsefe ve İskandinavya Filolojisi okudu. Yüksek öğrenimi sırasında serbest yazar olarak Frankfurter Rundschau, Taz ve Titanic için araştırma yazıları yazdı. Frankfurter Rundschau’da yaptığı bir staj sonrasında aynı gazetenin “Haberler ve Politika” bölümünde redaktör olarak çalıştı. 2009 yılında Ende der Märchenstunde ismiyle ilk araştırmasını yayımladı.. Kathrin Hartmann Münih’te yaşıyor ve çalışıyor.
(..) neo-muhafazakar sosyal bilimci Meinhard Miegel şöyle diyor: "[Zengin ülkelerde] herkes için yeterince yiyecek var, kimse çıplak dolaşmıyor ve herkes başını sokacak bir çatıya sahip. Aynı şekilde herkes eğitim, sağlık ve kültür kurumlarının hizmetlerine ulaşabiliyor. Hiç kimse kelimenin gerçek anlamında yoksulluk çekmek zorunda değil." Bu söylenenlerin hepsi yanlış. Buna rağmen Miegel, Almanya'da yaşayan bir kesimin yoksul olarak tanımlanmasını, "yalnızca sosyal statüden değil, yaşamın en elzem unsurlarından yoksun yüz milyonlarca insanın çektiği gerçek sefaletin saygısızca göz ardı edilmesi" olarak görüyor.
İş güvensizliği, ekonomik kriz ve maddi darlıkların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini kanıtlayan pek çok araştırma mevcut. Canını dişine takarak çalışan; ama ne yaparsa yapsın durumunu düzeltemeyen mutsuz bir işçinin kalp krizi geçirme riski kendisiyle yaşıt bir fabrika müdürüne göre üç kat daha fazla. Kalp krizi ve beyin kanamaları özellikle ekonomik krizIerin akabinde artış gösteriyor. İnsanlar işlerini kaybetmekten ne kadar çok korkuyorsa, o kadar sık hasta olarak işe gitmekte.
Özellikle orta sınıfa hitap eden bir kitap olduğunu düşünüyorum zira genelde bir üstüne bakarak tüketim çılgınlığına kapılanlar ve kendinden aşağıda olanlara düşmanca tavır alıverenler tam da bu sınıfın üyeleri oluyor, tıpkı yazarın da belirttiği gibi. Tüketim çılgınlığı durdurulabilir gibi görünmüyor, bu çılgınlığa kapılıp gidenlerin böyle kitaplar okumuşluğu, okuyacağı ya da bu konuya yönelik ilgisinin olacağına dair inancım açıkçası yok. Çalışma çok güzel, ama almak isteyene güzel ve büyük ihtimalle bunun gibi pek çok yapıt pek az insanın ilgisini çekmeye devam edecek. Yazarsa umutlu, birbirimize sahibiz, yapabiliriz diyor.
Yoksulluğa ve tüketim çılgınlığına aşinalığınız zayıfsa kesinlikle tavsiye ederim.