Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kemal Paşazade Said Bey

Kemal Paşazade Said BeyHukuku Siyasiye-i Osmaniye Dersleri yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
0
Okunma
2
Beğeni
458
Görüntülenme

Hakkında

Kemalpaşazâde Said Bey, 12 Ocak 1848 (5 Safer 1264) tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Tanzimat döneminin önemli devlet görevlilerinden Ahmed Kemal Paşa’nın oğludur. Asıl adı Mehmed Said olup sürekli lastik ayakkabı giydiği için Lastik Sait Bey lakabı ile anılmıştır. Modern görüşlü babası sayesinde iyi bir eğitim almıştır. İlk eğitimini özel hocalardan almış, Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Babasının Elçi olarak bulunduğu Berlin’de aldığı eğitim sayesinde Almanca’yı öğrenmiş, ayrıca Fransızca’sını da geliştirerek çok sayıda dile vakıf olmuştur. Kemalpaşazâde Said Bey, eğitiminin ardından 1868 yılında bugünkü karşılığı ile Danıştay olan Şûrâ-yı Devlet’te memuriyete başlamış, 1874 yılına kadar muavin, kâtip ve başkâtip olarak görev yapmıştır. Ardından Hariciye Nezâreti(Dışişleri Bakanlığı) Matbuat Kalemi’nde müdür yardımcısı ve kalem müdürü olmuş; 1885 yılında ise Şûrâ-yı Devlet Muhâkemat Dairesi üyeliğine getirilmiş; Muhâkemat Dairesi reisi, ve 1894 yılında da da Bidâyet Mahkemesi reisi olmuş, bu görevle eşzamanlı olarak İntihâb-ı Me’mûrîn Komisyonu üyeliğinde bulunmuştur. Sürgün Kararı ve Yeniden İstanbul’a Dönüşü Kemalpaşazâde Said Bey, memuriyetten çıkarılarak müebbet hapisle cezalandırılmış, kalede hapsedilmesine karar verilerek, 20 Kasım 1899 tarihli sürgün kararı mazbatası ile Yemen’e sürülmüştür. Sürgün kararının gerekçesi, devlet ve saltanat aleyhine neşrolunan muzır neşriyata muavenet ve dedikoduya sebebiyettir. Cezasını, Yemen kenti Sana’da geçirmiştir. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra çıkarılan genel af sonucunda Kemalpaşazâde Said Bey İstanbul’a dönmüş, 14 Aralık 1908 tarihinde Şûrâ-yı Devlet Tanzimat Dairesi başkanlığına getirilmiş, bu görevde iken 3 Şubat 1913 tarihinde yaş haddinden emekli olmuştur. Memuriyetleri sırasında Mekteb-i Sultânî ve Mülkiye’de kitabet ve tercüme; İstanbul Hukuk Fakültesinde ise 1885 yılından 1914 yılına kadar aralıklarla Hukuk-ı Siyasiye-i Osmaniye(Kamu Hukuku) ve Hukuk-u Esasiye derslerini vermiştir. 15 Mart 1921 tarihinde vefat etmiş, Süleymaniye Camiinde babası Kemal Paşa’nın yanına defnedilmiştir. Yazın Hayatı ve Gazeteciliği Kemalpaşazâde Said Bey, genç yaşlarından itibaren başladığı yazın yazın hayatına emeklilik sonrasında da da devam etmiş, anıları yazmış, röportajlar vermiştir. Türkiye’de gazeteciliğin ve yazarlığın öncülerinden sayılmaktadır. Tasvîr-i Efkâr’da Nâmık Kemal ile birlikte çalışmış, Âyîne-i Vatan gazetesinde yazılar yazmış, İstanbul Gazetesi’nde başyazar olarak görev almıştır. Hakāyiku’l-vekāyi gazetesini çıkarmış, Vakit gazetesinin yayınlanmasına yardım etmiş, Vakit’in devamı olan Tarîk gazetesini çıkarmıştır. Vakit ve Tarîk gazetelerinde başyazarlık yaptığı sırada Şark ismiyle Beyoğlu’nda yayın yapan gazetede kendi imzasını kullanmadan“İcmâl-i Ahvâl” başlığı ile devletler arası ilişkiler, iç ve dış politika hakkında yazılar yazmıştır. Yabancı gazeteleri takip etmiş, özellikle Avrupa’daki gelişmeleri ve uluslararası ilişkileri yazılarında işlemiş; Journal de Constantinople isimli gazetede, Avrupa gazetelerinde Osmanlı Devleti aleyhine çıkan yazılara cevap vermiştir. İkinci Abdülhamid döneminde, 1899 yılında başlayan sürgün yıllarına kadar birçok gazete ver dergilerde yazıları yayınlanmıştır. Arap dilinin üstünlüğünü ileri sürenlere karşı, yabancı kelime ve kavramlardan arındırılmış temiz bir Türkçe’yi ve Türkçe’nin sadeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Bağımsız bir şiir kitabı bulunmamakla birlikte beyit ve kıtalardan oluşan şiirleri gazetelerde yayınlanmış; devlet adamlarını eleştiren ve muhalif tavır takınan bir yol izlemiştir.
Tam adı:
Mehmed Said
Unvan:
Devlet Görevlisi, Yazar, Gazeteci
Doğum:
İstanbul, 12 Ocak 1848
Ölüm:
İstanbul, 15 Mart 1921

Okurlar

2 okur beğendi.
1 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
Altun ile mîzânda bir gelse dahi zeng Sıkletde bir olmak ile kıymetde bir olmaz
Kemal Paşazade Said Bey
Kemal Paşazade Said Bey
Sarı bakır, terazide altınla aynı ağırlıkta olmakla kıymette de ona eşit olmaz; (çünkü) ağırlıkta aynı olmak, kıymette denk olmak değildir.
Altun ile mîzânda bir gelse dahi seng Sıklette bir olmak ile kıymette bir olmaz.(
Kemal Paşazade Said Bey
Kemal Paşazade Said Bey
) Altın ile taş aynı ağırlıkta olsa da kıymetleri aynı olmaz.
Gitmesi var gelmeğin, bildik tamâm Gitti gelmek, geldi gitmek vesselâm.
Kemal Paşazade Said Bey
Kemal Paşazade Said Bey

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok