Güzel bir kitap,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Birinci Dünya Savaşı'nın üçüncü yılında İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour tarafından Siyonist hareketin önde gelen başrol oyuncusu Rothschild'e "Saygıdeğer Lord Rotschild" başlığıyla göndermiş olduğu ve daha sonra İtalya, Fransa ve ABD'nin de desteğini aldığı mektubun (Balfour Deklarasyonu) içeriği şu satırları içermekteydi:
"Saygıdeğer Lord Rothschild, Majestelerinin hükümeti adına kabineye sunulan ve kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım. Majestelerinin hükümeti, Filistin 'de Museviler için bir milli yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin 'deki mevcut Musevi olmayan toplumların sivil ve dini hakları ile başka ülkelerde yaşayan Musevilerin sahip oldukları hak ve politik statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır. Bu deklarasyonu Siyonist Federasyonu 'nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım."
Halil Paşa, İngiliz ve müttefik ordularının karşısında elde ettiği zaferi, 29 Nisan 1 9 1 6' da kaleme aldığı "Orduma" başlıklı şu kutlama mesajıyla dünya devletlerine ilan eder. "Aslanlar! Bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında gerekse Kut 'u kurtarmaya gelen ordular karşısında üç yüz elli subay ve on bin erini şehit vermiştir. . . Fakat buna karşılık bugün Kuna on üç general, 481 subay ve on üç bin üç yüz er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de otuz bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale 'de, ikinci zaferi burada görüyoruz"
Teşkilat-ı Mahsusa'nın savaşçı istihbaratçısı Ömer Naci'nin ölümü üzerine bir şiir kaleme alan Ziya Gökalp, satırlarında onun için şunları yazıyordu:
O, yalnız bir hatib, bir merd değildi!
O, yalnız milletle hem-derd değildi!
Ferd olsa yanmazdım , bir ferd değildi,
Milletin şahlanmış imanıydı o!
(Şiirin 3. kıtasıdır.)
Sayfa 259 - Osmanlı Devleti Teşkilat-ı Mahsusa Ziya GökalpKitabı okudu
Teşkilat adına çalışan birçok ajan bu görevi herhangi bir ödül ya da çıkar için yapmamaktaydı. Vatan ve din birliği adına teşkilata katılan fedailer, siyasi bir birlik kurarak Osmanlı düşmanlarına karşı güçlerini göstermek istiyorlardı. Teşkilat içinde emir komuta zinciri tartışılmaz bir konuydu ve emre itaat şarttı.
Sayfa 207 - Osmanlı Devleti Teşkilat-ı MahsusaKitabı okudu
BOMBALI YILDIZ SUİKASTI
Demir ve çelik parçalarıyla güçlendirilmiş bomba, faytonun özel bir bölümüne yerleştirilmiş şekilde Yıldız Camii'nin hemen çıkış kapısının karşısına bırakılır. Aylarca yakından takip edilen Sultan Abdülhamid, sürekli aynı saatte caminin bahçesinden çıkmış ve asla bir dakika da olsa gecikme yaşanmamıştı. Yine öyle olacağı sanılıyordu ama kendisine selam vermek için koridorda bekleyen Şeyhülislam'la sohbete dalması, çıkışını birkaç dakika da olsa geciktirmişti. Bu sırada daha önceden ayarlanmış olan bomba büyük bir gürültüyle patlamış, üçü asker olmak üzere toplam yirmi altı kişi parçalanarak can vermişti.
Sayfa 153 - Osmanlı Devleti'nde İstihbarat Abdülhamid SuikastKitabı okudu
Abdülhamid Han'ın talimatıyla kurulmuş olan hususi şifre dairesi, daha önceden hazırlamış olduğu rakam, şekil ya da figürleri içeren şifreleri teşkilatın merkezlerine ve jurnalcilere gönderirdi. Şifreyi alan jurnalci ya da merkez Saray'a göndereceği jurnalleri artık bu semboller üzerinden hazırlar, daha sonra şifre dairesine gönderirdi.
*Jurnal: Rapor
*Jurnalci: Rapor hazırlayan muhbir (günümüzdeki İ.K.K. personeli)
Sayfa 111 - Osmanlı Devleti Abdulhamid Özel Şifre DairesiKitabı okudu
II. Abdülhamid'in 1880 yılında temelini attığı Yıldız İstihbarat Teşkilatı Osmanlı'nın kurumsal anlamda ki ilk istihbarat ve espiyonaj faaliyetlerinin yürütüldüğü bir birim olarak karşımıza çıkmaktadır. Yıldız Hafiye Teşkilatı inançlı, gönüllü ve eğitimli üç yüz zaptiye kuvvetinden oluşturulmuş daha sonra bu sayı dört bine kadar ulaşmıştır. Saraya ve istihbarat teşkilatına alınacak isimler hakkında detaylı bir tahkikat yapıldıktan sonra, onay için Abdülhamit Han'a sunuluyor, Padişahın onayından geçen jurnalciler yeteneklerine göre sarayda, yurt içinde ya da yurt dışında görevlendiriliyordu.
Sayfa 105 - Abdulhamid Osmanlı Devleti İstihbaratKitabı okudu
Mete Han tarafından icat edilen "Islık çalan ok" geleneğine göre; Türk Hükümdarı okunu hangi hedefe atarsa atsın, askeride okunu o hedefe atmak zorundaydı. Ok'unu atmayan asker, diğer askerler tarafından orada öldürülürdü. Mete Han, babası Teoman'ı da bu geleneğe göre öldürmüştür.
Sayfa 16 - T.İ.T Türk İstihbarat ve Espiyonaj Tarihi, Mete HanKitabı okudu