1918 yılında Sakarya'nın Hendek ilçesine bağlı Aktefek köyünde doğdu. Ancak ilkokul 4. sınıfa kadar okuyabildi. 1934-35 yıllarında Eskişehir'den İstanbul'a ailesi ile geldi. Babası Murat usta Küçükpazar'da saat tamirciliği yaparken, kendisi de berberde çıraklık yaptı.
1938'de donanma gemisi Yavuz'da yapılan aramada kardeşi Haydar Korcan'da bulunan kitaplar nedeniyle kendisinin saatçi dükkanı da aranmış ele geçen kitaplar nedeni ile ve “yayımcılık yoluyla komünizm propagandası yaptıkları” iddiasıyla 30 Nisan 1938'de gözaltına alınmıştır. 1938'de Donanma Kor Askeri Mahkemesi'nde isyan suçlusu olarak yargılandı ve 12 yıl ağır hapse mahkûm edildi.
Yazar hapis geçirdiği (1938-1948) ve (1957-1958) yıllarını İstanbul Polis Müdüriyeti Nezaret ve Müteferrikasında, Yavuz Harp Gemisi, Erkin Denizaltısı, İstanbul Merkez Kumandanlığı, Sultanahmet Tevkifhanesi ve Sinop Hapishanesi’nde tutuklu ve mahkûm olarak kalmıştır. 10 yıl kaldığı Sinop Cezaevinden 1948'de tahliye edildi. Hapisten çıkar çıkmaz askere alındı. Askerlik sonrası 1950'de İstanbul'a geldi, marangozluk yaparak yaşamını kazanmaya çalıştı. 1957'de Vatan Partisi yöneticiliğinden dolayı soruşturma açıldı. Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerine karşı gelmekten dolayı 1957'de tutuklandı, iki yıl tutuklu yargılandıktan sonra 1959'da beraat etti.
Milliyet gazetesinin 1962'de açtığı "Bir Memleket Gerçeği" başlıklı yarışmasında "Köşe" adlı röportajıyla ikincilik kazandı.
"Linç" adlı romanı 1970'de filme alındı, ardından oyun haline getirildi. 'Linç' filmi 70'li yılların en önemli filmlerinden biriydi. Kerim Korcan'ın romanından uyarlanan filmde cezaevindeki mahkûmlar arasında yaşanan iktidar savaşı anlatılıyordu. Linç Filmi1970 yılında Ali Yaver - En İyi Görüntü Yönetmeni, Bilge Olgaç - En İyi Yönetmen, En İyi 3. Film, En İyi Stüdyo Çalışması ödüllerini aldı. 1976 yılında Tatar Ramazan adlı öykü kitabı tiyatroya uyarlandı. AST ve İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. "Ateşten Köprü" adlı romanında komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla İstanbul DGM'de yargılanan yazar Kerim Korcan 4 Mayıs 1989'da beraat etti. 1990 yılında Kerim Korcan'ın Tatar Ramazan adlı öyküsü tiyatrodan sonra sinema filmine uyarlandı filmin başrolünü Kadir İnanır oynadı, filmin müziklerini Ahmet Kaya yaptı. Ölümsüz birçok esere imza atan Kerim Korcan 1990 yılının 9 Kasım günü tedavi gördüğü kanser hastalığına yenik düşerek hayata veda etti.
Cezaevlerinde ağır koşullarda 12 yıl geçirdi. İçinde bulunduğu koşulları estetize eden Kerim Korcan yaşadıklarını birer sanat yapıtına dönüştürür. Eserlerinin çoğunda cezaevi gerçeğini anlattığından ezilenler, başkaldıranlar, idamlıklar kitaplarının kahramanı olmuştur. Kerim Korcan'ın yazın tarzında "Halk Hikayeciliği" niteliklerine sıkça rastlanır, eserlerinin genelinde kahramanlarının şivesiyle sade anlatımlarla okuru sıkmaz, kolay okunan bir tarza sahiptir. Kerim Korcan; "Ben üniversite kürsülerinde vatandaşların hak ve hukuk eşitliği için ağlayan ama içeride insanların anasını ağlatan adaleti, tekmil ters uygulamalarıyla mahpushanede cürmü meşut ettim, suçüstü yakaladım. Madem ki adalet mülkün temelidir, ben de toplum sorunlarına, başlangıç olarak oradan yaklaşmayı uygun buldum. Başkaları ne düşünür bilmem. İyi bir giriş yaptığım inancındayım ve devam etmek isterim. Tatar Ramazan'ın benim ilk eserim Linç'ten evvel kaleme alındığını açıklayabilirim. Dil konusunda tartışmaya girmek istemem. Hem birazda bineceğim dalı kesmek gibi olur bu. Dilde arınmaya gitmeye çalışıyorum ve bu gayreti sürdürenlerle esasta mutabıkım. Ancak zorlamaya kaçmaktan da sakınırım" diyerek kendi yazarlığını anlatır.
Eserleri
Roman
Linç (1967)
İdamlıklar (1971)
Ter Adamları (1975)
Patrona (1983)
Ateşten Köprü (1988)
Acılar Çemberi (1990)
Öykü
Köse Kadı (1962)
Tatar Ramazan (1969)
Canlı Bayraklar (1971)
Ölüm Pusuda (1990)
Capon (1990)
Diğer
Ey Gaziler (1989) (şiir)
Dimitrof Geçiyor (1978) (tarih)
Harbiye Kazanı (1989) (anı)
Kirmastılı : "Hep böyle mi gidecek bu?"
Ramazan : "Evet böyle gidecek"
Kirmastılı : "Ne zamana kadar?"
Ramazan : "Namussuzlar tükenene kadar!"
Kirmastılı : "Namussuzlar tükenir mi?"
Ramazan : "Tükenir"
Demokrasi dediğiniz sizin huysuz, çalımlı demir bir kırattır. Yıllarca taşır sırtında yorulmadan zenginleri hiç sürçmez bile. Fakire de geldi mi mübarek huyu değişir, boyuna teper de teper...
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
2020 de artık bir klasiğe dönüşmüş olan "Deviremedimiz Tuğlalar" etkinliği olmayacak canlar ... fekat hemen "yaşasın! Veya oh kurtulduk ! Çığlıkları atmayınız yersiniz falsolu anne terliģini ! Ona göre :)))
Bu yıl 12 ay 12 yerli yazar etkinliği yapmak gibi bir niyetim var ... bilginize !!!
Birlikte belirleyelim yazarlarımızı .. hadi bakalım ..
No:1
Tabii ki okumayan kalmasın diye
Fakir Baykurt geçen sene de yapmıştık bu senede en az üç kitabıyla devam :))
Dip Not "yılda üç kitabı değil ayda diyorum coşma! ! :)))
No 2 .. özellikle üçlemeleriyle
Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel tarafından çıkarılan Resimli Ay adlı edebiyat gazetesinin 1929 yılı Haziran-Temmuz sayılarında "Putları Yıkıyoruz" başlıklı, imzasız iki yazı yayımlanır. Dönemin ortamına getirdiği yeni edebiyat anlayışı, edebi çevrelerce (salt hasetlik münasebetiyle) pek hoş karşılanmayan bu isimsiz kahraman Nazım'dan
"YAĞLI ILMEK BOYNUMA "
Uzun zamandır listemde olan "Surmame" nin son bölümünde şöyle bir yazı vardı ..
Aziz Nesin, Surnâme'yle mizahla ilgisi bulunmayan pek az yapıtlarından birini vermiş oluyor. Kerim Korcan’ın Tatar
Ramazan'ı ile Linç'ini anmadan edemedik. Eğer bu iki kitap yazılmamış olsaydı Surnâme zor yazılırdı. Yazılsa
"Kimi vuracaksın ? !.."
"Kimi vuracaksın ? !!! ..."
youtu.be/CC1rEJGCkSg
"BURADA VURULACAK BIR ADAM VARDI ONU DA "BEN" VURDUM ! .."
#Spoiler
Hakkı yenmiş bir yazar ... ben yemişim mesela , çok geç kalmışım okumakta demek isterim öncelikle ...
Kerim Korcan'dan bahsederken ... Orhan Kemalden