1976 yılında Elbistan’da doğdu. Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümü’nde lisans derecesini aldıktan sonra aynı alanda yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Doktora ve post doktora aşamalarında İngiltere’de Leicester ve Keele üniversitelerinde misafir araştırmacı olarak çalıştı. Halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Dağların yüksekliğini, ağaçların rengini, ateşin sıcaklığını, ekmeğin tadını, sevişmenin hazzını bilmek zorunda değildim. Hiç bilmemek bilip de mahrum kalmaktan daha kolay olmalı.
Kitap için yapılan yorumlarda da bahsedildiği üzere yazarın ilk romanı olduğunu düşünürsek çok çok güçlü bir ilk roman. Polisiye romanları pek tercih etmesem de bu romanı hem salt bir polisiye olarak değerlendirmek haksızlık olur hem de polisiye çizgisiyle de gayet tatmin edici, gizemli, kurgu ve anlatımıyla gayet başarılı bir roman olmuş.
Polisiye romanları seviyorsanız kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Yazarın ilk romanı olmasına rağmen içerik, olay örgüsü açısından gayet başarılı. Çok tanınmayan bu yazara bir şans verin.
Bir ilk roman: Gündönümü
Son dönemde çağdaş Türk edebiyatından yeni isimler okuyorum. Özellikle "ilk roman" örnekleri okuma radarıma bir şekilde giriyor. Bu "ilk roman"lardan biri de Kerim Özcan'ın "Gündönümü".
Romanda kesişen hatta birbirinin ömrünün önünü kesen karakterler var: Cemre, Yeliz, Nagehan, Bahtiyar Hoca, Melih, Atıf.... Bu isimlerin içinde başkarakterimiz Cemre. Roman, Cemre'nin yaşadıklarını merkeze alarak Yeliz'in, Nagehan'ın, Bahtiyar'ın, Melih'in, Atıf'ın yaşantısını aktarıyor.
Roman caminin gasilhanesinde Bahtiyar Hoca'nın Cemre'nin çıplak cesedini bulmasıyla başlıyor. Polisler gelmeden Cemre'nin cesedinin yanında bulduğu, Cemre'nin günlüğü, defter, Bahtiyar Hoca'yı bir iç hesaplaşmasına götürüyor. Sadece onun da değil yukarıda saydığım karakterlerin neredeyse hepsinde benzer durumlara şahit oluyoruz.
Yazarımız, romanında polisiye baharatını da kullanmış. Siz de Cemre'nin başına ne(ler) gelmiş olabileceği hakkında kafa yoruyorsunuz. Bakalım, bu konuda çıkarımlarınız ne kadar tutacak?
Yazarın anlatımını, kurgusunu beğendim. Kurguda bir ara Tanzimat tesadüflerinin ayak izlerini görsem de yazar bundan çabuk sıyrılıyor diyebilirim. Bir başka ifadeyle bu durum, romanın sürükleyiciliğine ket vurmamış. Akıcı bir dili olan "Gündönümü"nü okumanızı öneririm.
İyi okumalar dilerim.