Son zamanlarda insülin direncini sık sık duyar olduk. Pek çok hastalığın temelini oluşturan insülin direnci, vücutta yağ oranının artışıyla veya bireyin kötü beslenme alışkanlıklarıyla ortaya çıkıyor. İnsülin, kanda bulunan şekerin (glikoz) hücrelere girmesini ve hücrelerde enerji olarak kullanılmasını ya da depolanmasını sağlayan hormondur. Özellikle yemeklerden sonra yükselen kan şekerini dengelemek için pankreastan insülin salgılanır. İnsülin vücudun tüm hücrelerinde bir anahtar görevi görerek hücrelerin kapısını glikoza karşı açık hale getirir. Yani hücrelerin kandaki glikozu almasını sağlar. Böylece kan şekeri dengelenir, hücreler de enerji ihtiyacını karşılar. Bazı durumlarda hücreler insüline karşı duyarsızlaşmaya yani insülini tanımamaya başlar. İnsüline gösterdikleri tepkinin azalması kan şekerinin ayarlanmasını zorlaştırır. Pankreastan daha fazla insülin salgılanarak durum kurtarılmaya çalışılır. Bu da kanda insülinin olması gerekenden daha fazla bulunmasına neden olur. İnsülin direncinde; hücreler enerji kaynağına (glikoz) yeterince ulaşamaz, kanda glikoz seviyesi yüksek kalır ve bu durumu tolere etmek için pankreas daha fazla çalışıp daha fazla insülin üretir. Daha net bir ifadeyle söylersek; insülin direnci geliştiğinde hücrelerin glikoza kapılarını açması için daha fazla insülinle uyarılması gerekir.

PKOS ve Beslenme

kuşluk vakti

@nourayse·

13 December 2023 13:01

Gebelik şekeri anne ve bebeği olumsuz etkileyebileceği için mutlaka kontrol altında tutulmalıdır. Açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, şeker yüklemesi gibi ölçümler gestasyonel diyabetin tanısında kullanılabilen ölçümlerdir. Ancak ölçümler esnasında bazı diyabetli gebeler gözden kaçabilir, bu da anne ve bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilir.