Tüketicilerin zihninde güçlü bir marka yaratmak istiyorsunuz, markanızı daraltmak zorundasınız, genişletmek, gücünüzü azaltacak ve imajınızı zayıflatacaktır.
Eğer pazar ayağınızın altından kayıp gidiyorsa, olduğunuz yerde kalın ve ikinci bir marka yaratın. Kaymıyorsa, olduğunuz yerde kalın ve markanızı inşa etmeye devam edin.
Markayı, ilk, lider, öncü ve orijinal olduğunu düşündürecek şekilde lanse etmelisiniz. Markanızı tanımlamak için sürekli olarak bu kelimelerden birini kullanmalısınız.
"Niçin kendimizi sınırlayalım ki" sözlerini duyar duymaz kırmızı bayrağı kaldırın. Markanızı sınırlandırmak zorundasınız. Bu markalamanın özüdür. Markanız zihinde basit ve dar bir şey olarak yer almalıdır. Bu sınırlandırma, markalama sürecinin en temel bölümüdür. Sınırlama ile birleşmiş bir istikrar (yılları değil, on yılları bulan bir istikrar) markayı yaratan, işte budur. Roma bir günde inşa edilmedi. Romano peyniri markası da öyle...
Pazarlama sektöründen ayrılmama rağmen hâlâ ilgimi çektiği için bu alanın kitaplarını severek okuyorum.
Konumlandırmanın kurallarını, bunu başarıyla uygulayan ve uygulayamayan yerli-yabancı şirket örnekleriyle beraber çok yalın anlatmışlar. Yazarlarının bu işte ne kadar uzman olduklarını konuşmaya gerek yok zaten. Ayrıca dizaynı ve sayfa yerleşimleri açısından yarı kitap-yarı dergi havası veriyor okurken. Tavsiye ederim.
Metin yazarı olduğunuzda genellikle kelimeleri bir araya getirmenin yeterli olduğu sanılır. Oysa durum sanıldığının aksine bir çok araştırma yapılarak metin oluşturma aşamasına gelinmesidir. Örneğin: Müşteriden brief alınır. Sonrasında hedef kitle analizi, arge çalışmaları son olarak raporlama sonucunda metin oluşturma kısmına gelinir ki her metin olumlu sonuçlanmaz üst üste yazmanız istenebilir. Araştırma kreatif bir iş oluşturma için yeterli mi? Tabiii ki hayır. Öyle olsaydı isteyen herkes metin yazarı olurdu. Bu meslek için yapılan araştırmaları doğru tahlil edebilmek ve nihayetinde hedef kitleye yönelik metin oluturmak için zengin bir hayal gücü ve kelimeleri doğru yerde, doğru şekilde kullanmayı bilmeniz gerekmektedir. Peki bu meslek için üniversite eğitimi yeterli mi? Kişisel kanaatim yine hayır. Öyl olsaydı reklamcılık bölümünde okuyan metin yazarı olmak isteyenler de metin yazarı olurdu. Bilgi anlamında üniversitenin bize kattığı değerler yadsınamaz ama yetenek yoksa bilgiler pratikte kalır. Yazarlğı teoriye dökebilmenin şartı da yetenekten geçiyor. İşte bütün bu aşamalar sonunda diyebilirim ki "Marka yaratmanın 22 kuralı" kitabını ajansta metin yazarı olarak çalışırken okumuş ve bilgilerimi teoriye dökebilme anlamında istifade etmiştim.
Eğer kendi işinizi yani, kendi markanızı kurmaya karar verdiyseniz başlangıç olarak bu kitabı alabilirsiniz. Uzun olmamasına rağmen almanız gereken bilgileri örneklerle birlikte net bir şekilde okuyucuya aktarıyor. Özellikle bir konuyu örneklemeyle daha iyi kafanızda oturtabiliyorsanız, iyi okumalar diliyorum.