26-28 Nisan tarihlerinde Yale Üniversitesi'nde gerçekleşen 15. Yale Bouchet Conference on Diversity and Graduate Education isimli konferans kapsamında; İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Leyla Özyol, "Bilim-Kurgu Sinemasında Pygmalion Mitinin Yansımaları: Stepford Wives, Blade Runner ve Ghost in the Shell" başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir.
Yorgo dünyanın en kötü insanı değildi ama iyi biri de değildi. İçindeki çocuğun serbest kalmasıylaydı tüm derdi. Bu dert ile önüne gelen ne varsa onu da kirletmek zorundaydı çünkü çocuklar çamurlarda oynardı, arkadaşları da.
Selam️ Leyla Özyol “Zehra, Zühre, Zeliha ve Suç”..
Alıntı: “Uyku, yıkadığında yüzünden çıkabilecek bir şey mi?” Sayfa 20
Farklı gerçeklikler, farklı isimler, farklı zaman ve mekânda, salkım saçak kalabalık tek bir kadının hikâyesini 70 sayfalık kısacık bir eserde okuyoruz. Öyle arzu ettim ki, kitabı dingin bir yolculuk esnasında okumayı, nasip; belki gelecek sefere..
Yaşadığı duygusal geçişler sırasında devrilen, devrildikçe ismiyle de evrilen karakterin sert köşeleri yok, bilakis dış hatlar olabildiğince şeffaf ve geçirken. Belirsizliklerin çağrısı, okuruna. İstersen gel eksikleri tamamla ya da bu girift öyküden esas kızını sen seç.. Zehra mı? Zühre mi? Zeliha mı?
Koştu kaçtı net eylem yok, genç idi güzel idi tam tekmil fiziki tarif de yok, sizin kendini defalarca doğuran bir kadına duygudaşlık edişiniz var.
Alıntı “Her gün senin nefesinle uyanayım.”
Kitabı kısa da olsa bir yolculukta ya da fırsat bulabilirseniz kuş sesleriyle ağaçların altında okumanızı tavsiye ediyorum. Benim yolculuğum, ağaçlarım, kuş seslerim yoktu ama, Maria Callas dinlerken okudum, çok da keyif aldım. Saygılarımla
“Bu yazıyı bitirdiğimde bana geri dönmüş ol.”
“Kim bilir kim yırtmıştı bu sayfayı da odanın duvar kâğıdı da harabeye dönmüştü. ‘Pammm’ diye bir sesle beraber Zehra sarsıldı.”
“Uyku, yıkandığında yüzünden çıkabilecek bir şey mi?”
“Sen benim uykumsun.”
.
Farklı gerçeklikler peşinde olunca yazar, ortaya çıkan kurgu özgün ve okuru sarsacak türden oluyor. https://1000kitap.com/leylaozyol ilk eseriyle 2021 Vedat Türkali Öykü Ödülü adayı oldu ve bu gerçekten yazarın hiç de tesadüfi olmayan başarısını bizlere gösteriyor.
.
Kitapta zaman ve mekan belirsiz, işlevsiz ve dolayısıyla okurun zihin becerisine büyük iş düşüyor. İstersen kaybolursun istersen kendi çıkışını kendin bulursun… Ama ilk sayfadaki sen ile sona geldiğinde hissedeceğin sen aynı olmayacaksın, dönüşeceksin. Tıpkı bu iç içe geçmiş kadın karakterlerin evrilip dönüşmesi gibi.
Zühre, Zehra ya da Zeliha tutarlı ve tanımlanabilir karakterler değil, onlar ya da o adeta tanımlanamaz bir bilmecenin parçaları, psikolojik çözümlemelerden oluşan ve duyusal algıların fiziksel görünürlüklerini yönlendirdiği bir oyunun parçaları. İmgesel anlatıma sık sık başvurulması kurguyu zenginleştirirken, sesler de bu kitapta yadsınamaz bir önem taşıyor. O açılan şişenin kapağını, topuklu ayakkabının kendine özgü sesini, hışırtıyı ya da kedi miyavlamasını duyuyorsunuz.
Klasik anlatıdaki mutlaka bir karakterle özdeşleşme burada yok, sayfalar merakla çevrilirken okura düşen görev bilmeceyi çözmeye çalışmak, yazarın özellikle zaman zaman kesintiye uğrattığı kurgudan kopmamak için çaba sarfetmek.
Zehra Zeliha Zühre Suç| Leyla Özyol
“Seninle.” dedi. “Her şey hak gibi.”
Üç farklı kadını tanımaya hazır mısınız? Bence kesinlikle olmalısınız çünkü karşınıza neler çıkacak hiç haberiniz yok! Çünkü bu kadınlar üç farklı kadın mı yoksa aynı bedende mi yaşıyorlar bilmiyoruz. Her sayfada ipuçlarına tutunmaya çalışıyor,elimize avucumuza bilgi geçmesi için çırpınıyoruz. Tam bir şeyleri kafamızda oturtuyor huzura erdik diyorken,başka bir şeyler oluyor ve hop,ipin ucu yine kaçmış.
Kitaba hakim olan hava kasvetten çok belirsizlik. Her şey gri. Hangi olaylar gerçekten yaşandı,hangileri hayal bilemeden öylece duruyoruz. Kadınlar ayrı ayrı bedenlerde aynı kaderi mi paylaşıyor yoksa tek bir bedende kabuklarını değiştirir gibi farklılaşıyorlar,gün yüzüne mi çıkıyorlardı bilmiyoruz.
En çok kanımın ısındığı “karakter” Zühre’ydi. Hoş gerçekten Zühre miydi onu da bilmiyorum ama o niyetle okuduğum bölümleri oldukça sevdiğimi söyleyebilirim.
Kabuk değiştiren ya da farklı bedenlerde aynı kaderleri yaşayan kadınları mutlaka tanımalısınız! İlk defa belirsizliği seveceksiniz,eminim!