Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Liah Greenfeld

Liah GreenfeldMilliyetçilik Moderniteye Giden 5 Yol yazarı
Yazar
4.5/10
2 Kişi
26
Okunma
4
Beğeni
1.049
Görüntülenme

Öne Çıkan Liah Greenfeld Gönderileri

Öne Çıkan Liah Greenfeld kitaplarını, öne çıkan Liah Greenfeld sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Liah Greenfeld yazarlarını, öne çıkan Liah Greenfeld yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendini Bil
Depresyona(ve bütün diğer şizofreni biçimlerine) yakalanmamanın tek yolu açık, sarsılmaz bir kimlik sahibi olmaktır -yani, kadim "Kendini bil " ilkesine uymaktır. Modern, anomik bir toplumda böyle bir kimlik geliştirmek eğitim meselesidir.
Sayfa 335Kitabı okudu
On yedinci yüzyılda Fransa ekonomik meselelerden başka alanlarda da İngilizleri taklit ediyordu; bu taklitçilik biçiminin en bariz örneğini Royal Society'den sadece dört yıl sonra ve kıyaslandığında çok az bir hazırlıkla kurulan Academie des Sciences oluşturur. Ancak en tuhaf taklit ise 1 656 yılında Paris'in güneyindeki Bicetre hapishanesinin bir koğuşunun delilere ayrıldığı bir kamu hastanesine dönüştürülmesiydi. Bu yeni Fransız kurumu, tıbbi bir kurum olarak dünyanın ilk hastanesi olan Londra'daki Bedlam'ı örnek almıştı; Bedlam 1 550 ortalarında, hatasız tanımlanması gereken zihinsel hastalıklardan kaynaklanan kamusal sağlık sorunlarıyla özel olarak ilgilenmek üzere kurulmuştu. Delilik işlevsel bir zihinsel hastalıktı; birkaç yüzyıl sonra biz onu şizofreni ve duygu-durum [afektifl bozuklukları çatısında kabul edeceğiz . On yedinci yüzyılda İngiltere'yi ziyaret eden Fransız seyyahların uğrak yerlerinden biri de tartışmasız Bedlam'dı. O tarihte başka hiçbir yerde görülmeyen ve aslında "İngiliz illeti" adı verilen delilik, İngiltere'de merak edilen şeylerden biriydi. Fransa'da on sekizinci yüzyılın sonuna kadar böyle bir hastalık bilinmiyordu. Bir hapishanenin mevcut olmayan bir hastalığa yakalanmış insanlar için bir hastaneye dönüştürülmesini, ancak İngiliz olan her şeyin ayrım gözetilmeksizin takdir edilmesi açıklayabilirdi. Paris 'in kendi Bedlam'ı olmalıydı. O zamanın Fransızları İngiltere'nin bir hastalığı tek başına sahiplenmesinin haksızlık olacağını düşünmüş müydü acaba?
Reklam
Her bakımdan Yaratıcı'nın takdirini yansıttığına inanılan eşitsizlik ilkesinin antik dönem uygulamalanna, Hıristiyan ve Müslüman toplumlar yeni bir tane daha eklediler: dini cemaatlerin eşitsizliği. Pagan topluluklara yaşama hakkı tanınmadı, mensuplan hakim tektanrıcı dinlere döndürüldü ve inançlan baskılandı, ama daha eskiden kalma
Hoşgörü
Hoşgörü hakim din topluluğu içinde hoşgörülen cemaatlerin köklü eşitsizliğini anlatır. Dini azınlık, hakim din grubunun insafına kalmıştır; aşırı yüksek vergiler pahasına elde edilmiş hoşgörülen statüsü her an değişebilir.
Böylesi sosyal bir dar görüşlülük doğaldır ve genellikle sağlıklı bir şeydir. Kişinin içinde yaşadığı toplumun "ölüm anı"nı sürekli aklında bulundurması edici olurdu.
Sayfa 8 - AlfaKitabı okudu
Dini taassuptan ya da bağnaz düşüncelerden gelen delilik genellikle hayatın sonuna kadar kesintisiz devam eder.
Sayfa 529Kitabı okudu
Reklam
Madam Du Chatelet, "erkek hizmetçilerinin önünde soyunmaktan çekimiyordu, çünkü kimse onu bu adamların gerçek et ve kemikten erkekler olduklarına inandıramazdı!"
"Kıyaslarsak Osmanlı İmparatorluğu'nun yine Müslümanlarla öteki iki tektanrıcı din mensuplarının temel eşitsizliğine dayanan hoşgörü politikası olumlu biçimde asil ruhluydu. Koruma altındaki Hristiyan ve Yahudiler (zımmi) aşağı görülüyor, özel vergilere tabi tutuluyor, önemli kamu görevlerine gelmelerine izin verilmiyor ve Müslümanlara göre belli mevkiler için daha fazla ödeme yapıyor olsalar da, kendi haline bırakılıyorlardı. Bu rejimi yurttaşlık kavramı bakımından değerlendirirsek, Müslüman olmayanlar gerçekten de ikinci sınıf yurttaştı ama onlar ortaçağ boyunca Hristiyan Avrupa'daki Yahudi cemaatleri gibi sürekli korku içinde yaşamıyorlardı."
Bu bilinç dönüşümü bugüne kadar düşüncelerimizin çerçevesini oluşturan birçok anlatı kalıbına da yansımıştır; şöyle ki, her tür değişim ilerlemedir, değişim arzusu ilericidir, ilerici olan iyidir, takılıp kalmak kötüdür, muhafazakar tepkicidir, dolayısıyla gericidir, bu da kötüdür; sol ilericidir, sağ gerici ve muhafazakârdır; sol tarihin seyrini takip eder, sağ buna karşıdır; kısacası sol iyidir, sağ kötüdür.
Algılamaya hazır olduğumuz, başka bir ifadeyle, orada olabileceğine inandığımız şeyi algılarız.
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.