Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. Şekip Tunç

M. Şekip TunçGülmek Nedir? ve Kime Gülüyoruz? yazarı
Yazar
Çevirmen
9.0/10
1 Kişi
6
Okunma
8
Beğeni
945
Görüntülenme

Hakkında

İstanbul’da doğdu. 1905’te Vefa İdâdîsi’nden mezun oldu. Mülkiye Mektebi talebesiyken Fransızca öğrenmeye yoğunlaştı. Bu çabası onun psikoloji ve felsefeye yönelmesini etkiledi. II. Meşrutiyet’in ilân edildiği dönemde Mülkiye’yi bitirdi. Kısa bir süre sonra kişisel eğilimleri açısından daha verimli olacağını düşündüğü eğitimcilik mesleğine yöneldi; hayatını pedagoji, psikoloji ve felsefe alanlarına adadı. Eğitimcilik yönünde yaptığı bu seçim onun siyasal görüşlerini de biçimlendirdi. Dönemin radikal toplumsal değişim yanlısı görüşlerine karşı, toplumsal değişimin zorlama yollarla değil zaman içinde pedagojik yöntemlerle halkın seviyesinin yavaş yavaş yükseltilmesine dayanan bir politikayla gerçekleştirilmesi gerektiği düşüncesini benimsedi. Mustafa Şekip’in düşüncesinin bu yönde gelişmesinde Henry Bergson, William James ve Sigmund Freud’ün önemli bir yeri vardır. Toplumsal değişimde geçmişin önemi ve şimdiki zaman üzerindeki etkisi, politikada hayata rasyonalist gerçekleri dayatmak yerine terbiyeye önem verilmesi, toplumsal değişimi yaratıcı gelişmenin serbest yaşam hamlelerine bırakmak ve eğitimin salt zekâya dayandırılmasına dair bilinç felsefesi aksiyomlarını şüpheyle karşılayarak bilince de yer açmak gerektiği yönündeki başlıca görüşler onun düşüncesini biçimlendirdi. Mustafa Şekip, Batı felsefesinde pozitivizm eleştirileri için önemli bir dönüm noktası sayılan I. Dünya Savaşı yıllarında Cenevre Üniversitesi’nde psikoloji öğrenimi gördü; pozitivizme yönelik eleştiriler onun entelektüel hayatını şekillendiren en önemli etkenlerden biri oldu. Bu dönem, Mustafa Şekip’in rasyonalizme karşı eleştirel felsefeleri yakından tanımasına katkıda bulundu. Jean Jacques Rousseau Pedagoji Enstitüsü’nden aldığı diplomayı Cenevre Üniversitesi’nden aldığı psikoloji sertifikası ile tamamlayarak eğitimini bitirdi ve yurda döndü. Bu dönemde Terbiye Mecmuası’ndaki yazıları İstanbul Dârülfununu hocalarının ve özellikle Ziya Gökalp’in dikkatini çekti. İsmail Hakkı ve Mehmed Emin beylerin teklifleri üzerine Edebiyat Fakültesi müderris muavinliği görevine tayin edildi (1919). Üniversitedeki görevinin başlarında Millî Mücadele’ye destek veren Dergâh dergisinde yazılar yazdı. İttihat ve Terakkî Fırkası’nın egemen ideolojisi haline gelen Ziya Gökalp’in pozitivist sosyolojisine karşı derginin Bergsoncu çizgisinin belirginleşmesinde, kaleme aldığı elliye yakın yazının önemli bir payı vardır. Bu yazılarında -Bergson’un pozitivizme yeni bir metafizikle karşı çıkışında olduğu gibi- maddî ölçülere karşı mâneviyatın, niceliğe karşı niteliğin ve bir diriliş anını ifade eden hayat hamlesinin sonucu olarak gördüğü Millî Mücadele’yi destekledi. Osmanlıcılık, İslâmcılık ve Turancılığı gözden düşmüş akımlar sayıp Anadolucu bir milliyetçiliği benimsedi ve Anadolu’daki dirilişin metafizik alt yapısını kurmaya yönelik bir çizgi takip etti. Dergâh’ın felsefî çizgisini açıklığa kavuşturan yazıları, aynı zamanda Türkiye’de muhafazakârlığın felsefî ve siyasî bir dile dönüşmesi açısından önemli rol oynayacaktır. Dârülfunun’daki görevini 1933 üniversite reformu sonrasında da ordinaryüs profesör unvanıyla sürdürdü. Uzun bir süre hizmet ettiği üniversiteden 1953 yılında emekliye ayrıldı ve 1958’de vefat etti.
Tam adı:
Mustafa Şekip Tunç
Unvan:
Psikolog, Felsefeci, Yazar
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 1886
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 1958

Okurlar

8 okur beğendi.
6 okur okudu.
9 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
(...)Düşüncelerimizi ölüme değil hayata doğru idare etmeliyiz. Dünya hayatı bilinmedikçe dinin muhtevası da anlaşılacak gibi olmaz.
Reklam
güneş gökte ise tan yeridir-
"Tan yeri ağardı, yiğitler kalkın. Bakın yurd ne hâlde, vatan nerede?"*
Sayfa 37 - *Gökalp, Ziya
(...)En büyük mucize kainatın kendisi olduktan sonra başka nasıl bir mucize aranır?
* Newton, kendi nazariyesi hk.:
"Deniz kıyısında duran bir adam uzakta, ufukta bir yelkenli görüyor. Yelkenli temiz, kusursuz görünüyor. Sahile yaklaşınca da böyle mi görünecek? Bilinmez(...)"*
Hangi mefhuma ulaşsak dâima yeni hadler tasavvur etmek icap ediyor. Çalışmalar dâima genişliyor. Düşüncenin asâleti de buradan geliyor.
Sayfa 55
İlk ve son ruhdaşım
Bu hafta akademik camia için yazılmış bir kitabı tamamladım. Yazar çok naif, çok ince bir düşünür. Kitapta en etkilendiğim bölümü sizinle paylaşmak isterim; "Bu son eserimi, gerek ilhâmları, gerek sonsuz anlayışı ile bana büyük yardımlarda bulunan ilk ve son ruhdaşım Rânâ Tunç'a ithaf ediyorum." İlk ve son ruhdaşım...
Bir Din Felsefesine Doğru
Bir Din Felsefesine Doğru
Reklam
“Hürriyet hayranları nadir zekâlardır; kalabalıklar ise sayıya, kuvvete, iktidara taparlar.” |
M. Şekip Tunç
M. Şekip Tunç
Bizde yaşamayan yalnız gençliktir!
Ahmet Haşim Bey'le seciyemize dair bir gün hasbıhalde bulunurken birdenbire sözümü kesti ve feryat eder gibi: "Azizim" dedi, "biz hepimiz ihtiyarız. Bütün terbiye ve irademiz ihtiyarlıkla yoğrulmuştur. İstanbul'a hatta ne tarafa bakarsan bak herkeste bir ihtiyar sukûnu, bir ihtiyar zevki var. Edebiyatımızı, musikimizi, ilmimizi, idaremizi, felsefemizi hatta dinimizi hep ihtiyarlara göre yapmışız. Nereye baksak ihtiyarlar medeniyeti içinde mahsur olduğumuzu görürüz. Âdetlerimiz, eğlencelerimiz, terbiye ve muaşeretimiz, aile hayatımız, mektep ve medreselerimizde hep ihtiyarların iradeleri saltanat sürüyor. Konuşmalarımız, yazılarımız, giyinmelerimiz, yürüyüşlerimiz bile hep ihtiyar! Bizde yaşamayan yalnız gençliktir. Hepimiz ihtiyarlar kadar uslu ve sakiniz. Daha düne kadar beş yaşında çocukların bayram elbiseleri kaloş potine varıncaya kadar hep ihtiyar taklidi. Gençliğin tek bir hakkı yok. Yegâne vazifesi ihtiyarların irâdelerine itaat! Hiç haberimiz olmadan ihtiyarlar seciyesini öyle bir yaşıyoruz ki..."
M. Şekip Tunç
M. Şekip Tunç
- Dergâh Dergisi Sayı: 39

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok