Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
M. T. Edvardsson
M. T. Edvardsson Yorumları ve İncelemeleri
M. T. Edvardsson yorumları ve incelemelerini, M. T. Edvardsson kitabı hakkındaki okur görüşlerini , M. T. Edvardsson puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap psikolojik gerilimden ziyade daha çok akran zorbalığı, sadakat ve aile kavramını deşen, sorgulayan kitaplardan. Bunlara ek olarak, polislerin binbir zorlukla yakaladığı suçluları, birkaç saat içinde serbest bırakılmasını da irdeliyor.
Kitap bir araba kazasıyla başlıyor. Sonrasında kazadan önce ve kazadan sonra olarak ilerliyor ve birkaç farklı karakterin anlatımıyla hikaye şekilleniyor. Fakat bizler okurken olup bitenin sadece kaza mı yoksa arka planda başka bir şeyler mi gizli sorusuyla başbaşa kalıyoruz. Kazadan önce ne yaşanmış olabilir diyerek gizem ve merak kitabın sonuna kadar bize eşlik ediyor. Sonu bilindik, tahmin etmek güç değil ama yine de kendinizi kitaba kaptırmamak imkansız.
İnsan çocuğunda ciddi bir sorun olduğunda ne yapar? Veya tam tersi çocuğu akran zorbalığına maruz kalsa ne yapar?
Kitap daha çok bu sorunun etrafında şekilleniyor. Bir annenin sessiz feryadı ve çaresizliğini okurken, bizleri de türlü türlü düşüncelere sevk ediyor. Ayrıca sayfalar ilerledikçe, bir insan hakkında yanlış çıkarımlarda bulunmak ve bunları verdiğimiz kararlara yansıtmak ne kadar da kolay dedirtiyor.
Kitap üzücü, düşündürücü ve gizemli. Akran zorbalığına maruz kalan gençlerin ve çocukların yaşadıkları bize yabancı değil. Son yıllarda haberlerde bunları izler olduk. Çocuklar mı sandığımız kadar masum değil yoksa dünyanın her yerinde çocukların bir kısmı merhamet ve vicdan yoksunu mu oldu bilmiyorum ama ben okurken çok çok üzüldüm. Kitabı da çok beğendim. Bazı okurlar detaylı bulabilir ama ben okurken asla sıkılmadım. Tavsiyemdir.
Mike şehirde yaşadığı olaylardan dolayı kasaba'ya taşınır. Orada işlerin yoluna konulacağını düşünür ama hiç beklemediği bir şey olur. Bir trafik kazası olur ve hayatı bundandan sonra baya değişir.
Kitap benim sevmediğim şekildeydi, ama ona rağmen fena bulmadım.
Bir Soru Bir İnceleme
Öncelikle bir soru ile başlamak istiyorum. Kitabı okuyanlar bana yardım edebilir mi??
Bu kitabı hastayken okuduğum için tek bir yeri anlamadım. Kitabın sonlarına doğru Stella, Linda'yı gerçekten gördü mü, yani Linda onu takip mi ediyordu yoksa sanrı mıydı? Aklıma sadece burası takıldı ve anlayamadım.
Şimdi yoruma gelecek olursam:
Kitap Baba, Kız ve Anne ağzından yazılarak üç bölümden oluşuyor. Baba kısmı giriş kısımlarına tekabül ettiği için ilk 100 sayfasını biraz okumakta zorlandım çünkü sıkıcı bir şekilde ilerliyordu.
İlerleyen sayfalara geçtikçe kitabın 127. sayfasından sonuna kadar 5 saatte bitirdiğimi söyleyebilirim. Hem de hasta halde ve başım ağrırken. Yani demeye çalıştığım şey kitabın akıcılığı insana hasta olduğunu unutturup içine daldırıyor ve sanki köşede siz de o olayı çözmeye çalışan dedektif gibi izliyorsunuz ve tahminler yürütüyorsunuz.
Ben ortalarında olayı az çok tahmin ettim. Tahmin edebildiğim kitapları çok sevsem de tahmin edemediklerimi ayrı bir seviyorum.
Karakterler çok güzel işlenmişti. Yaşadığı duygu durumları ve değişiklikleri hatta gelişimleri ve psikozları. Öyle olduğuna inanmakla kalmıyor olayların gözünüzün önünde gerçekleştiğine şahit olabiliyorsunuz da.
Neyse çok abartıp beklentilerinizi yükseltmek istemiyorum. Çünkü ben abartılan kitapları pek okuyamıyorum. (Sonradan abartılması bitince bir şans veriyorum.)
Sonuç olarak psikolojik gerilim, cinayet ve polisiye tarzı kitaplar seviyorsanız bu kitaba bir şans vermenizi öneririm. Kitap türünde korku da yazıyor ama pek korku unsurları barındırdığını söyleyemem.
Kitapla ve sağlıkla kalın.
Yazardan daha önce Neredeyse Sıradan Bir Aile kitabını okuyup sevmiştim,buna da şans vermek istedim bu nedenle. Bu kitabı daha fazla sevdim. Çünkü karakterler gri karakterler;çelişkiler yaşayan, doğrularıyla yanlışlarıyla gerçerçi karakterler yani. Onlara hem kızabiliyor hem üzülebiliyorsunuz. Aynı zamanda kitabın başında olan kaza ile geçmiş arasında gitgel yapan bir kurgu okuyorsunuz. Ne yaşandı da bu hale gelindi diye merak ederek, duyguları görerek okuyorsunuz. Bu sayede benim için kolay ve zevkli okunabilen bir roman oldu.Sonunda açığa çıkan durum, hem beklediğim hem de okuyunca şaşırdığım bir şey oldu. Komşu ilişkileri, akran zorbalığı, toksik ilişkiler gibi birçok unsuru da barındıran bir kitap. Bu tarz romanları sevenlerin beğenerek okuyacağını düşünüyorum.
Baba, çocuk ve annenin ağzından 3 bölüm olarak yazılan kitabın konusu; kızları Stella' nın bir akşam eve kanlı kıyafetleri ile çıka gelmesi ve ertesi gün parkta bir erkek cesedinin bulunması ile Stella' nın şüpheli olarak tutuklanmasıyla başlar.
Ebeveyn olarak evlatlarınız için ne derece risk alabilirsiniz? Mesleğinizi veya toplumdaki konumunuzu riske atabilir misiniz? İşte bu kitabı okurken nelere ne kadar cesaret edebilirsiniz bunu da gözden geçirme şansı buluyorsunuz?
Kitapta üç kişilik bir ailenin evine konuk oluyoruz bu sefer. Anne, baba ve on dokuz yaşındaki kızları ile birlikte yasayan mutlu insanların evlerine. Bunlar herkes gibi normal insanlar. Sabah kalkıp işe giderler, ara ara arkadaşlarıyla vakit geçirirler ve gün sonunda içi sevgiyle kuşatılmış evlerine dönerler. Yani sıradan insanlar bunlar.
Çocuğunuzu ilk kucağa aldığınız andan itibaren onunla ilgili hayaller kurarız değil mi? Güzel hayallerdir bunlar. Okuyacak, evlenecek, mutlu bir hayatı olacak gibi. Peki hiç evladımız katil olacak diye aklınızdan geçirdiniz mi? Cinayetle suçlanan bir evladınız olacağını bilseniz? Işte bu ailenin içine de bir bomba düşüyor. Ev yıkılıyor, dünya duruyor, her şey tepetaklak oluyor. Evlatları gerçekten katil mi? Diyelim ki suçlu. Ne yaparsınız? Mesela cinayet şüphesiyle yargilanan arkadaşlarımızdan ve akrabalarımızdan uzaklaşabilir hatta kardeşlerimiz ve anne babamızdan ayrılabiliriz. Kendi etti kendi buldu der, arkamızı döner çekip gideriz ama bir insan evladından uzaklaşabilir mi?
Son derece gizemli ilerleyen harika bir psikolojik gerilim okudum. Üçlünün ağzından okuyoruz her şeyi. Ne olacak nasıl bitecek diyerek çevirdim sayfaları. Psikolojik gerilim seven her okura tavsiye ederim...
Mike ve Bianca yaşananları geride bırakıp, evlatları içinde daha iyi olacağını düşündükleri bir adım atıyorlar. Yeni bir yerleşim alanı seçip ve burada bahçeli bir ev alıp buraya yerleşiyorlar. Bianca biraz titiz biri olduğu için şimdiden çoğu komşusu ile ilgili bilgiye sahip. Ama en çokta bekar anne Jacqueline ve oğlu Fabian onun için uzak
İyi Komşular ~ M. T. Edvardsson
.
Suç ve gerilim kurgularını okumayı o gerginliği ve şaşkınlığı yaşamayı çok seviyorum. İyi Komşular da konusuyla ve türüyle beni aşırı çeken bir kitaptı. Şu an size nasıl tarif etsem bilemiyorum ama hani bir yere girince yeni insanlarla tanışınca başta yaşadığımız hafif bir gerginlik olur ya başta öyleydi kitap. Tanıdıkça ve okuduğumuz sahnelerle karşıma çıkan her komşuya büyük bir soru işaretiyle baktım Çok karmaşık başladım değil mi? O zaman en başa dönüyorum.
Aslında kitaba bir kazayla başlıyoruz. Sonra kazadan önceki zaman ve kazadan sonrası arasında savruluyoruz. Her iki zaman diliminde birçok karakterin gözünden okuyoruz ve bu heyecanı daha da artırıyor.
Sessiz sakin bir yaşam isteyen Mike ve Bianca çocuklarını da alarak küçük bir kasabaya ve yeni bir eve taşınıyorlar. Kocaman bir bahçe, bir sürü komşu ve bir araya gelinen minik partiler. Mike yerel bir okulda öğretmen Bianca ise çocuklarıyla ilgilenen zamanla emlak işini yapan genç bir kadın. Komşularıyla tanıştığımız ilk anda kafamızda belli kalıplar oluşuyor ama tanıdıkça kimsenin göründüğü gibi olmadığını keşfediyoruz. Yavaş yavaş içimizi kemirmeye başlayan düşünceler, çatlaktan sızan suyun yükselmesi ve yaşanan bir kazayla altüst oluyoruz. Özellikle komşulardan biri olan Jacqueline, oğlu Fabian, başka bir komşu Ola, Gun-Britt ve Ake.
Her birine karşı tüyler ürperten bir his belirdi içimde. Bir sürü teori kurdum ve en sonunda cidden şok bende bu etkiyi bırakan, kitabı bitirip kapağı kapatınca nabzımı yavaşlatmaya çalışmak çok hoşuma gidiyor. Soluksuz ve sırlarla dolu bir gerilim suç romanı arıyorsanız koşun
•
Kitap gayet akıcıydı ama bazı yerleri inanılmaz sıktı. Mesela tam kaza sonrasını okuyoruz ve kitap iyileşiyor ama yazar kaza sonrasını bırakıp 70-100 sayfa gereksiz bir şekilde kaza öncesindeki alakasız olaylardan bahsediyor. Sırf kitabı Bianca nasıl öldü diye merak ettiğimden bırakamadım. Karakterlerin hepsinden teker teker nefret ettim bence hepsi aşırı toksikti, Bianca dahil. Fabian adlı çocuk tüm mahalleye zarar veren inanılmaz mide bulandırıcı bir şekilde düşünen problemi biri ama kimse ona bir şey demiyor doğru düzgün ve tepelerine çıkarıyorlar. Ya da Jackie denen kadının tüm mahalleyle problemi var ama bu insanlar birbirlerini uyarmak yerine susuyorlar. Söz kısası genel olarak iyi bir kitap değildi. Yazarın kendi ülkesinde de dahil olmak üzere puanı düşük. Burda neden bu kadar yüksek anlamadım. Aynı veya benzet konuya sahip çok daha iyi kitaplar bulursunuz.
416 syf.
7/10 puan verdi
"Yalanlar ve sırlar artmaya başlayınca, bir tanesine daha yer açmak zor olmuyordu."
Aslında kitabın konusu kısaca "güven". İster istemez kime güvenip kime güvenemeyeceğimizi sorgulatıyor bizlere de. Çok heyecanlandığım söylenemez ancak en azından dili akıcıydı.