Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Marion Woodman

Marion WoodmanMükemmellik Tutkusu yazarı
Yazar
7.5/10
4 Kişi
20
Okunma
3
Beğeni
1.387
Görüntülenme

Marion Woodman Sözleri ve Alıntıları

Marion Woodman sözleri ve alıntılarını, Marion Woodman kitap alıntılarını, Marion Woodman en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kadın ne yaptığını bilmediği müddetçe, kandırılmıştır.
Sayfa 54
Jung, ruh-inşası sürecini bir 'opus contra naturam' yani ‘tabiata karşı yapılan iş/çalışma’ olarak adlandırdı. Bununla, ruhun cevherini serbest bırakabilmek için tabiatın bilinçdışı çekimine karşı çalışmak gerektiğini kast ediyordu. Bu çalışmada eril tinin eğilimi, bedeni aşmak, tabiatın bilinçdışılığına onu yok sayarak karşı çıkmak, bedensizleştirilen ruhun mükemmeliyetine ulaşmaktır. Aksine, biyolojisiyle halihazırda tabiata bağlı olan dişil, maddeyi çok daha fazla somutlaştırarak ruhun cevherini damıtmakta başarısız olmaya meyillidir. Hem bedensizleştirilen tin hem de somutlaştırılan madde, ruhu, yani benim bilinçli dişil olarak anladığım cevheri tehlikeye atar. Ne var ki bu cevheri elde etmek cinsiyetler arasındaki yeni bir birlikteliğin temellerini atabilmek için elzemdir.
Reklam
Şüphesiz, çocuklar ebeveynlerine pozitif olduğu kadar negatif duygular beslediklerini de kabul etmek zorundalar, fakat pek çoğumuz analiz içerisinde bir noktada ebeveynlerimizin bizden daha kötü durumda olduğunun farkına varınız.
Sayfa 32
Bir hayatım bile yok..
"Hayatımda kendiliğinden gelişime yer yok , hayatımda öyle bir şey yok."
Sayfa 79
“Neden uyanmak istemiyorsun? Çünkü uyanık olmak canımı yakıyor.”
Erken büyümek zorunda bırakılan kadınlar..
Fakat pozitif annelik de desteklenmesi gereken bir çocuk olduğu farz edildiğinde yine anneliktir. Yetişkin bir kadının kişisel hisleri yani dişil ego, hâlâ annenin içine hapsolmuş olabilir. Küçük çocuklar kadar küçük kardeşlerine hatta kendi "sevgili" annelerine annelik yapmak zorunda kalan kadınlar, bu çaresiz çocuğu başkalarına yansıtabilir. Kendi çocukluklarını yaşamaya hiçbir zaman izin verilmemesi sebebiyle altında hatırı sayılır bir kin bulunur ve ironik bir şekilde, pek çok durumda üstüne aldıkları sorumluluğa içerlenirler.
Sayfa 98
Reklam
Zıtlıklar olmaksızın ilerleme yoktur. Çekilme ve itme, akıl ve enerji, sevgi ve nefret, insan varoluşu için zorunludurlar. /William Blake, Cennet ve Cehennem'in Evliliği
Prensiplere göre yaşamak hayatınızı yaşamak değildir.
Sayfa 92
Maddeye daha fazla gömüldükçe, daha az tatmin olurlar. Daha fazla yedikçe, daha da acıkırlar. Trajik bir noktada, kendi kalplerini çıkarıp yerler.
Sayfa 128Kitabı okudu
Dişilik, sonsuz varlığın geniş bir okyanusudur. (…) O, sonsuz şimdi içerisinde yaşar. Eril olandan daha yavaş, kendine özgü ritmi vardır (…)
Reklam
... İçimizdeki o aciz oğlan çocuğunu yeniden keşfettiğimizde, hiçbir zaman hayata geçirme şansı bulamadığı hayaline tutunma çabasıyla onu aşırı duygusallaştırmamız gayet kolaydır. Onunla yeniden bağlantı kurmak yüreklerimizi acıyla sızlatır. Bazı modern filmler (hem erkek hem de kadınlar açısından) gelişmesi engellenen bu oğlan çocuğuyla ilgili yaramızı özellikle deşerler. Örneğin Ölü Ozanlar Derneği'nde, kendi hayatını yaşama özgürlüğü için mücadele veren oğlunun yalvaran gözlerindeki son umudu öldüren patriyarkal babanın çelik mavisi bakışlarını kim unutabilir? Kendi merkezinden düşünüp hareket edemediği için çaresizlik içinde hiçbir şey yapmadan bekleyen komplocu anneyi kim unutabilir? Ona aşırı bir duygusallıkla yaklaşmak, gerçekliğini inkar etmek kadar öldürücüdür. Erkek ve kadınlar bu genç adamı, hem kendilerinde hem partnerlerinde hem de çocuklarında onurlandırmalıdırlar. Onu onurlandırmak, dönüşüne sevinerek bir daha asla kaçamayacağı sıcacık bir yuvada şımartarak hapsetmek demek değildir.
Bireysel olanın, bireyin sınırlarını aşan bir güce teslim olması yeni bir yaşam hayata getirir; hayatı gerçekliğin farklı bir boyutuna taşır.
Dişil gizem, Şimdi’nin içinde yaşar. Enerjileri şu anda ne olduğuna konsantre olmuştur. (…) Dişil olan, kendisini gelecekteki ihtişamlı bir âna saklamadığı gibi, geçmişteki birtakım kayıp anlara yeis duymaz. Hiçbir şeyi saklamaz. Tüm olan biten şimdidedir.
Sayfa 167Kitabı okudu
Toplumun hastalıklı bolluğuyla şişmiş veya başkasının açlığıyla bir deri bir kemik kalmış olarak analize giren kadınlar, açlıktan ölenle, yemekten şişenin ironik olarak aynı toplumda bulunduğu, Batı tipi dünyanın sonu durumunu sahneliyorlar. Söylemeye gerek yok, bu sendromdan mustarip kadın kendinden daha büyük dünya meseleleriyle ilgilenmiyor; o sadece kilo vermek istiyor.
Sayfa 108
Jaffa’nın gözyaşı dökmesine gerek yoktu. Acı çekmek zorunda değildi. Başka şekilde de hareket edebilir ve anne babasının yaptığı gibi, şimdi gerçek benliğinin sesi olarak katlanmayı ‘seçtiği’ acıyı bir sonraki nesle erteleyebilirdi. Etkisi altında olduğu ebeveyn dinamikleri göz önüne alındığında, Jaffa’nın sahte bir benlik sistemine razı olması aslında ne kadar da kolaydı. O sistem mükemmel bir tuzak inşa etmişti ve bu tuzak, yeterli uyuşukluk ve bilinçsizlik mevcut olduğunda rahat, kayıtsız ve hiç şüphesiz rafine ve incelikli bir burjuva evine dönüşebilirdi. Bir Müslüman atasözü ‘Çocuk atalarının sırrıdır’ der. Jaffa’nın özgün benliği, böyle bir evi dayanılmaz bir acının mekanı haline getirerek reddetti...
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.