"Hayatta hep yapabileceklerimin en iyisini yaptığım söylenemez ama inanın bana, bu iş yaptıklarım arasında en iyisiydi. Diğerleri sahte resimler, sahte biletler, sahte duygulardı. Bildiğim kadarıyla bir hırsızlığın sahtesini yapan ilk kişi benim."
Öyleyse kaza diye adlandırdığımız şey kaderin cilvesinin sahneye çıktığı, önemli bir rol oynadığı durumdur. Adına kaza dediğimiz şey, şans eseri tek bir saniyede insanın yıllarını, hayatını hatta zamanın akışını değiştirir. Tıpkı bir saniyede yapılan ama tuvalde yıllarca kalan bir fırça darbesi gibi. Kazalar sanatın özüne benzer. Hayat temelde hiçbir şeyin değişmediği, kaderin olağan dışı bir varlık göstermediği dakikaların toplamı gibidir. Oysa sanat da kazalar da diğer dakikaların marifetidir.
Çünkü olduğum kişi olarak kalmak tam anlamıyla korkaklıktı. Bir insanın olmak istediği kişiyi oluşturması kadar güzel bir girişim olmadığına karar verdim o sabah.
Uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni