Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Martin Jacques

9.0/10
5 Kişi
15
Okunma
0
Beğeni
551
Görüntülenme

Hakkında

Marxism today'in editörü, Sunday Times'ın köşe yazarı ve The Forward March of labour Halted? (1981) ve The Politics of Thatcherism (1983) kitaplarının editörlerinden biridir.
Unvan:
Editör, Köşe Yazarı ve Yazar
Doğum:
Ekim 1945

Okurlar

15 okur okudu.
3 okur okuyor.
42 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yeni zamanların karmaşa ve ikilemlerini anlama çabaları açısından başka bir önemli gereklilik de zihinlerimizi zamanımızın devriminin derin kültürel niteliğine açmaktır. Eğer "post-Fordizm" varsa bu ekonomik değişimin olduğu kadar kültürel değişimin de bir anlatımıdır. Kültür artık üretimin ve şeylerin "katı dünya"sına dekoratif bir ekleme, maddi dünya pastasının üstündeki krema değildir. Artık sözcük, dünya kadar "maddi"dir. "Estetik" tasarım, teknoloji ve stil verme yoluyla modern üretim dünyasına çoktan girmiştir. Pazarlama ve stil yoluyla "imge", modern tüketimin büyük oranda bağlı olduğu bedenin temsil tarzı ve kurgusal anlatılaştırılmasını sağlıyor. Modern kültür, üretim tarzı ve pratiklerinde acımasız bir biçimde maddidir. Metaların ve teknolojilerin maddi dünyası köklü bir biçimde kültüreldir. Bilgisayar teknolojisi, rock-video ve elektronik müzik çağında büyümüş "postmodernizm"i hecelemeyi bile beceremeyen genç insanlar, çoktandır kafalarındaki böyle bir evrende yaşıyorlar.
Sayfa 118Kitabı okudu
1960'lar sonunda, yüksek yaşam standartları, daha iyi sağlık ve gelişkin eğitim fırsatlarından yararlanan savaş sonrası refah devletinin ilk kuşağı etrafında yoğunlaşan toplumsal başkaldırılar, savaş sonrasının saygın toplumunun törelerinde yer bulması olanaksız yeni toplumsal, bireysel ve cinsel özgürlük istemleri ortaya attılar. Giderek dayatmacı hale gelen bir gençlik kültürü 1970'lerde saygın duyarlılıklara yönelik punk saldırısıyla zirvesine ulaştı.
Reklam
Ancak "postmodern" çağda sorun haline gelen şey modernlik, ilerleme ve rasyonalite arasındaki bu denklemin kendisidir. Bu sorunun merkezinde "meşruluk bunalımı" yatar. Eğer modernlik içinde "bütün katı şeylerin havada eridiği" bir koşulsa, o zaman eski dönemlerde ve daha geleneksel toplumlarda istikrar ve sürekliliği garanti eden bütün eski kurumlar ve otorite merkezleri -dinden sadakate- bunalıma ve çatışmaya gebedirler. Adalet ve hakikat gibi ideallerin sorumluluğunu ilahi bir otorite üstlenmiyorsa, o zaman otorite nasıl garanti altına alınır? Bütün değerler değiş tokuş altında dümdüz olmuşlarsa, o zaman gerçek ve kalıcı değerler nasıl oluşturulacak? Modernlik içindeki arayışlardan biri, bilgiyi temellendirerek ve otoriteyi meşrulaştırarak (öyle ki bunlar artık sorunun ötesine yerleştirilmiştir) bütün değerlerin ve iktidar iddialarının görecelileştirilmesi yönündeki bu eğilime karşı koymanın yollarını bulmak olacaktır.
Postmodernliğe bakmadan önce, sözde yerine geçtiği dönemi ele almalıyız. Marshall Berman, Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor adlı kitabında, üç terim arasındaki bağlantıları izleyerek modern zamanların bir özetini çıkarmaya girişiyor. İlk olarak, modernleşme kapitalizmin yükselişine eşlik eden ekonomik, toplumsal ve teknolojik yenileşmeleri ifade ediyor. İkinci olarak, modernlik en açık biçimiyle on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın büyü Avrupa ve Amerikan şehirlerinde, kapitalizm koşullarında yaşamın kökten dönüşmüş karakterini betimler. Son olarak, modernizm vardır; yine kapitalist metropoliten merkezlerle bağlantılı sanat alanında deneysel hareketlerden oluşan bir karşı dalga. Sembolizm ve kübizmden sürrealizm ve bilinç-akışı yazına kadar bu radikal modernist yeniliklerin hepsi birlikte modernlik deneyimini dile getirmeye soyunmuşlardır. Modernistler "kitle kültürü"nü reddediyor, burjuva normlarını ve değerlerini yadsıyor ya da kendilerini ilerici toplumsal güçlerin safında görüyor olsalar bile modern yaşamı bu şekilde ele alışın terimleri, her zaman eleştiriye açık olmuştur. Modern mimarideki International Style örneğinde ve Bauhaus'un sınai tasarım ideallerinde ("makine estetiği" denen şey), rasyonel ilkeler temelinde (örn. "biçim işlevi izler") kelimenin tam anlamıyla daha iyi bir dünya kurma tutkusu bizzat modernleşme süreciyle kaynaşacaktı.
Tüketimciliğin yaşanmış deneyimini Tory popüler kapitalizminin resmi versiyonu içinde çökerten bir indirgemecilik, insanların alışverişe çıktıklarında gerçekte yaptıkları şeyin resmi yazılardakinden çok farklı olduğu olgusuna gözlerini kapar. Metaların ve bunların imgelerinin çok yönlü vurguları vardır, bunlar direnme talepleri ve düşlerinin hizmetine itilebilir ve çekilebilir. Makyajlı kızların ya da siyahi gençlerin ellerindeki yüksek teknoloji ürünleri sadece sisteme ayak uydurma biçimleri değildir. Bunlar, sokak-tarzı bağlılık ya da iddialı kadınsılık olarak yeniden ortaya çıkarak etkin bir biçimde direniş kültürlerine taşınabilirler.
Sayfa 161Kitabı okudu
Dünya Politika
(Değerli arkadaşlar, okuduğum kitaplardan faydalı ve okunmaya değer bulduklarımı konularına göre ayırarak seriler halinde sizinle paylaşmak istedim. Kitapların değerlendirmesi tamamen kendi fikrime göredir, katı sağlamak isteyen olursa bana iletebilir; zira eklerken atladığım, görmediğim veya henüz okumadığım güzel kitaplar olabilir. İyi okumalar

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
329 syf.
·
Puan vermedi
1990’ların dünyasında kültür anlam medya ve politika üzerine dikkat çekici bir metin. Hall tüm geç modem düşünürlerde olduğu gibi durumu tespit ederek eleştirel bir terminoloji ortaya koyar. Ona göre medya gerçekliği manipüle ederek yeniden üretir. Kültürler birbirleriyle kıyaslanamayacak kadar biriciktir ve kamusal alanda temsil edilmeyi hakkeder.
Yeni Zamanlar
Yeni ZamanlarStuart Hall · Ayrıntı Yayınları · 19954 okunma