Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Martin Jacques

9.0/10
5 Kişi
15
Okunma
0
Beğeni
556
Görüntülenme

Martin Jacques Sözleri ve Alıntıları

Martin Jacques sözleri ve alıntılarını, Martin Jacques kitap alıntılarını, Martin Jacques en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni zamanların karmaşa ve ikilemlerini anlama çabaları açısından başka bir önemli gereklilik de zihinlerimizi zamanımızın devriminin derin kültürel niteliğine açmaktır. Eğer "post-Fordizm" varsa bu ekonomik değişimin olduğu kadar kültürel değişimin de bir anlatımıdır. Kültür artık üretimin ve şeylerin "katı dünya"sına dekoratif bir ekleme, maddi dünya pastasının üstündeki krema değildir. Artık sözcük, dünya kadar "maddi"dir. "Estetik" tasarım, teknoloji ve stil verme yoluyla modern üretim dünyasına çoktan girmiştir. Pazarlama ve stil yoluyla "imge", modern tüketimin büyük oranda bağlı olduğu bedenin temsil tarzı ve kurgusal anlatılaştırılmasını sağlıyor. Modern kültür, üretim tarzı ve pratiklerinde acımasız bir biçimde maddidir. Metaların ve teknolojilerin maddi dünyası köklü bir biçimde kültüreldir. Bilgisayar teknolojisi, rock-video ve elektronik müzik çağında büyümüş "postmodernizm"i hecelemeyi bile beceremeyen genç insanlar, çoktandır kafalarındaki böyle bir evrende yaşıyorlar.
Sayfa 118Kitabı okudu
1960'lar sonunda, yüksek yaşam standartları, daha iyi sağlık ve gelişkin eğitim fırsatlarından yararlanan savaş sonrası refah devletinin ilk kuşağı etrafında yoğunlaşan toplumsal başkaldırılar, savaş sonrasının saygın toplumunun törelerinde yer bulması olanaksız yeni toplumsal, bireysel ve cinsel özgürlük istemleri ortaya attılar. Giderek dayatmacı hale gelen bir gençlik kültürü 1970'lerde saygın duyarlılıklara yönelik punk saldırısıyla zirvesine ulaştı.
Reklam
Ancak "postmodern" çağda sorun haline gelen şey modernlik, ilerleme ve rasyonalite arasındaki bu denklemin kendisidir. Bu sorunun merkezinde "meşruluk bunalımı" yatar. Eğer modernlik içinde "bütün katı şeylerin havada eridiği" bir koşulsa, o zaman eski dönemlerde ve daha geleneksel toplumlarda istikrar ve sürekliliği garanti eden bütün eski kurumlar ve otorite merkezleri -dinden sadakate- bunalıma ve çatışmaya gebedirler. Adalet ve hakikat gibi ideallerin sorumluluğunu ilahi bir otorite üstlenmiyorsa, o zaman otorite nasıl garanti altına alınır? Bütün değerler değiş tokuş altında dümdüz olmuşlarsa, o zaman gerçek ve kalıcı değerler nasıl oluşturulacak? Modernlik içindeki arayışlardan biri, bilgiyi temellendirerek ve otoriteyi meşrulaştırarak (öyle ki bunlar artık sorunun ötesine yerleştirilmiştir) bütün değerlerin ve iktidar iddialarının görecelileştirilmesi yönündeki bu eğilime karşı koymanın yollarını bulmak olacaktır.
Postmodernliğe bakmadan önce, sözde yerine geçtiği dönemi ele almalıyız. Marshall Berman, Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor adlı kitabında, üç terim arasındaki bağlantıları izleyerek modern zamanların bir özetini çıkarmaya girişiyor. İlk olarak, modernleşme kapitalizmin yükselişine eşlik eden ekonomik, toplumsal ve teknolojik yenileşmeleri ifade ediyor. İkinci olarak, modernlik en açık biçimiyle on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın büyü Avrupa ve Amerikan şehirlerinde, kapitalizm koşullarında yaşamın kökten dönüşmüş karakterini betimler. Son olarak, modernizm vardır; yine kapitalist metropoliten merkezlerle bağlantılı sanat alanında deneysel hareketlerden oluşan bir karşı dalga. Sembolizm ve kübizmden sürrealizm ve bilinç-akışı yazına kadar bu radikal modernist yeniliklerin hepsi birlikte modernlik deneyimini dile getirmeye soyunmuşlardır. Modernistler "kitle kültürü"nü reddediyor, burjuva normlarını ve değerlerini yadsıyor ya da kendilerini ilerici toplumsal güçlerin safında görüyor olsalar bile modern yaşamı bu şekilde ele alışın terimleri, her zaman eleştiriye açık olmuştur. Modern mimarideki International Style örneğinde ve Bauhaus'un sınai tasarım ideallerinde ("makine estetiği" denen şey), rasyonel ilkeler temelinde (örn. "biçim işlevi izler") kelimenin tam anlamıyla daha iyi bir dünya kurma tutkusu bizzat modernleşme süreciyle kaynaşacaktı.
Tüketimciliğin yaşanmış deneyimini Tory popüler kapitalizminin resmi versiyonu içinde çökerten bir indirgemecilik, insanların alışverişe çıktıklarında gerçekte yaptıkları şeyin resmi yazılardakinden çok farklı olduğu olgusuna gözlerini kapar. Metaların ve bunların imgelerinin çok yönlü vurguları vardır, bunlar direnme talepleri ve düşlerinin hizmetine itilebilir ve çekilebilir. Makyajlı kızların ya da siyahi gençlerin ellerindeki yüksek teknoloji ürünleri sadece sisteme ayak uydurma biçimleri değildir. Bunlar, sokak-tarzı bağlılık ya da iddialı kadınsılık olarak yeniden ortaya çıkarak etkin bir biçimde direniş kültürlerine taşınabilirler.
Sayfa 161Kitabı okudu
İnsanlar kendi tarihlerini yaparlar -fakat canları istediği gibi değil; tarihlerini kendi seçtikleri koşullarda değil, verili ve geçmişten devralınan koşullarda yaparlar.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Thatcherizme göre, toplum yalnızca bireysel iradeler çokluğu için bir toplanma merkezi, bireysel tatmin için bir arena, bireysel başarı, ilerleme ve hoşnutluk için bir fırsatlar dizisi halindedir. Toplum yalnızca bir araç ve insanlara önceden belirlenmiş bireysel hedeflerine ulaşmada yardım eden bir hizmetçidir. İnsanlar katıksız bir biçimde araçsal nedenler için, seçilmiş hedeflerine daha etkin olarak ulaşmak üzere iş birliği yaparlar. Böylelikle kolektif çözümlere her türden bağlılık bırakıp kaçmalar karşısında savunmasız bir hale gelir. İnsanlar daha geniş bir kolektife karşı her türlü aidiyet ya da yükümlülük duygusundan uzaklaştırılırlar. Kolektif koşulu bütünüyle araçsal olarak irdelemeye özendirilirler: "Benim için NHS içinde kalmak mı yoksa özel bir sağlık kuruluşuna gitmek mi iyi olacak?" Bireycilik insanların kendi kendilerine yeterli olabilecekleri ve olmaları gerektiği mitini güçlendirir. İnsanlar yalnızca kendilerine güvenmeli ve başkalarına olabildiğince az yaslanmalıdırlar. Bu her zaman insanları kolektif koşullar seçeneği dışında düşünmeye sevk eder.
Sayfa 133Kitabı okudu
Ardından gelen, her bir ülkede kapitalizmin örgütlü hale gelme zamanını ve boyutunu belirleyen üç unsurdur. Birincisi, tarihte sanayileşmenin başlama noktasıdır; bir ülke ne kadar erken "kalkış" yaparsa, kapitalizmi o kadar az örgütlenmiş olacaktır. Bunun nedeni, geç sanayileşen ülkelerin sanayileşmesini belli bir zamandır sürdürmekte olan ülkelerle rekabet etmek için işe daha yüksek düzeyde bir sermaye yoğunlaşması ve merkezileşmesi ile başlamasıdır. İkincisi, kapitalist dönemde kapitalizm öncesi örgütlenmelerin yaşamlarını sürdürme düzeyleridir. Bu anlamda, Britanya ve Almanya, Fransa ve ABD'ye göre çok daha fazla örgütlenmiş toplumlar haline gelmiştir. Çünkü ilk iki ülke bir "burjuva devrimi" yaşamamışlardır ve bunun sonucu; loncaların, birlikçi yerel idarelerin, mesleki, ticari, aristokratik, üniversite ve kiliseye ait yapılanmaların görece ayakta kalması olmuştur. Üçüncü unsur ise ülkenin büyüklüğüdür. Uluslararası rekabet için küçük ülkelerin sanayilerinde, kaynaklar az sayıda firma ve sektöre akıtılıyordu. Sanayi ve devlet arasında koordinasyon, zorunlu hale gelmese de büyük oranda kolaylaştırıldı. Öte yandan, görece az firma ve sektörün olduğu yerde, yüksek sendikal yoğunluk ve daha çok işçi "örgüt"üne eğilim olacaktır.
Savaş sonrası dönem, coğrafya ve zamanla ilgili iki çarpıcı gelişmeye tanık olmaktadır. Sanayi ve teknolojinin küreselleşmesi gezegen biyosferini etkileme kapasitemizi olağanüstü arttırmaktadır. Bu, hem üretim ve tüketimin ölçeğinin hem de teknolojinin dünya piyasalarına giriş hızının bir sonucudur. Motorlu taşıtlardan aerosol kutularına kadar
Fordizm, sırrı Henry Ford'un öncülüğünü yaptığı seri üretim sistemlerinde yatan bir sanayi dönemidir. Bu sistemler bütün diğerlerine kaynaklık eden dört ilkeye dayanır: a) Ürünler standartlaştırılmıştır; bu her parçanın ve her görevin de standartlaştırılabileceği anlamına gelmektedir. Zanaatçı üretiminin tersine -orada her parça özel olarak tasarlanmak, yapılmak ve yerleştirilmek zorundadır- seri üretilmiş bir dizi otomobil için, aynı far lambası aynı modele aynı biçimde yerleştirilebilir. b) Eğer görevler aynıysa, bazıları mekanize edilebilmektedir; böylece seri üretim işletmeleri her model için, çoğu üründen ürüne aktarılamayan özel amaçlı makineler geliştirmişlerdir. c) Geriye kalan görevler bilimsel idare ya da Taylorizm'e tabidir; burada her görev bileşenlerine ayrılmakta, iş-inceleme uzmanlarınca zaman ve hareket ilkesine göre yeniden tasarlanmakta ve elle çalışan işçilere işin nasıl yapılması gerektiği talimatı verilmektedir. d) Sabit tezgahın yerini yürüyen bant almıştır; böylece işçi bir üründen diğerine gitmek yerine, ürün işçinin önünden gelip geçecektir.
Reklam
Renkli ya da siyah-beyaz televizyonların başına toplaşan aile 1950'lerin imgelerinden biriydi. Onların 1990'lardaki karşılığı bir sürü ticari Avrupa kanalı arasında gidip gelmek olacak. Modern bir demokraside enformasyonun niteliği açısından vazgeçilmez olan kitlesel tüketimin en önemli edimlerinden biri bütünüyle dönüştürülmüş olacak.
Çin'e özel ve benzersiz karekterini veren işte bu uygarlık boyutudur. Çin'in temel niteliklerinden çoğu ulus-devlet olma çabasından önceki nitelikleridir ve bir uygarlık devleti olarak var olmasının ürünleridir. Birliğe herşeyden çok önem vermesi, devletin rolü ve gücü, merkezcil niteliği, büyük Çin kavramı, orta krallık anlayışı, Konfüçyüsçü degerler, ırk fikri, aile ve aileye ait söylemler ve hatta geleneksel Çin tıbbı.
‘Gelişmiş’, ‘ileri’, ‘uygar’ gibi fikirler, artık Batı ile eşanlamlı olmayacaktır. Bu Batı toplumlarını birinci dereceden bir varoluş krizi ile tehdit etmektedir. Batı, kendisini herkesin takip etmesi gereken evrensel, sorgulanamaz bir model olarak düşündü; gelecekte o, birkaç hatta birçok imkandan sadece birisi olacak.
Hepimizde bilinmeyenleri bilinenlerle ölçmek gibi doğal bir eğilim var. Alışkın olduğumuz nesneler veya davranış tarzları ile karşılaştığımızda onların bizimki ile aynı ya da benzer olduğunu düşünürüz. Modernleşme ve ilerleme izlerini fark ettiğimizde, bunları toplum ya da kültürün bizimkilerle aynı yönde ilerlediğinin işaretleri olarak görürüz; her ne kadar biraz geriden geliyor olsalar da.
Golf oyununun Çin'den kaynaklandığını gösteren kanıtlar vardır. Ming dönemine ait 1368 tarihli ve bir parşomendeki Youqin adlı ressamın Sonbahar ziyafeti adlı resminde bir saray mensubunun golf sopası ama benzeyen bir sopayı yuvarlak bir deliğe sokmak amacıyla küçük bir topa doğru savurduğu görülüyor. Çince'de bu oyunun adı chuiman yani topa vur demektir.
Sayfa 512
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.