Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Maurice Dobb

Maurice DobbKapitalizmin Dünü ve Bugünü yazarı
Yazar
8.5/10
4 Kişi
28
Okunma
3
Beğeni
846
Görüntülenme

Maurice Dobb Gönderileri

Maurice Dobb kitaplarını, Maurice Dobb sözleri ve alıntılarını, Maurice Dobb yazarlarını, Maurice Dobb yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüzde piyasada hakimiyet sağlama yollarından en geçerli olanı yeni bir biçim ya da modelde, yeni bir etiket ya da markayla «özellikli ürün» yaratmaktır.
Sayfa 32
(..) kapitalizmin rekabetçi aşaması yoğunlaşma olgusunu beklerken, rekabetin varlığını yoketti. En azından eski biçiminde küçük işletmelerin pazardan daha fazla pay koparmak için mallarını sürekli ucuzlattıkları rekabet şekli yok oldu (bu durum daha sonra fiyat rekabeti diye adlandırıldı). Bu durumu sermayedeki yoğunlaşma, çeşitli biçimleriyle tekelin temelini hazırlayarak yarattı. Aslında tekel sözcüğü bir malın tek satıcısı olma anlamına geliyorsa da, iktisadi bağlamda tekel, bir metanın arzı ve dolayısıyla fiyatı üzerinde gözle görülür ölçüde etkili olma gücü anlamına geliyor. Doğal olarak bu bir derece sorunudur ve iktisadi yönden önemli olması için mutlak olması gerekmez. Eğer kapitalist bir şirket üretim politikasıyla pazar üzerinde ve dolayısıyla piyasa fiyatında belirli bir etkisi olacak kadar büyükse, onunla rekabet eden fazla sayıda küçük şirketler olsa da, belli ölçüde tekel gücüne sahiptir. Pazar üzerindeki hakimiyet tekel gücünün ölçütü olurken, yine bu olgu tekellerin nihai amaçlarına ulaşmalarında bir araç, bir vesiledir. Ve kapitalizmin hareketlendirici ve itici gücü kår olduğundan, tekellerin amacı üretimi kısıp fiyatı yükselterek kârını artırmaktır.
Reklam
Kapitalizmin yükselişinde dönüm noktası, mekanik gücü (önce su, sonra buhar gücü) üretime koşan bir dizi teknik yeniliğin, üretim sürecini, ev ya da zanaat atölyesinden fabrikaya aktardığı, bir ya da bir grup insanın elle çalıştırılan alet ve makinalarla yaptığı üretim yerine ilk önce düzinelerce daha sonralar yüzlerce işçinin ekip çalışmasına dönüştürdüğü, «endüstri devrimi» denilen aşamadır. Günümüz Amerikan yazarlarının güncel benzetmeler bulup, devrim sözcüğünü hararetle reddederek endüstrileşmenin «kalkış» noktası olarak nitelendirdikleri ve ardından sermaye birikimi ve iktisadi gelişmenin kendi momentlerine ulaştıklar canalıcı değişim, işte bu dönüm noktasına tekabül eder.
Birey olarak kapitaliste ya da şirketlere en üst düzeyde kâr sağlarken toplumun büyük bir kesiminin çıkarlarıyla çelişkiye düşen durumlarda, ki bu durumların sayısı oldukça kabarıktır, kapitalistler korunurken toplumun geri kalan kısmı gözden kaçar. Bunun sonucu ücret karşılığı sistemin tüm işini gören yığınların refahı bir kenara itilir. Kapitalizm pazar düzeniyle çalışan bir sistem olduğundan, önemli olan neyin üretileceğine karar veren ve büyük lokmayı kapan şişkin cüzdanların gücüdür.
Bir sistemin agirlikli olarak kişisel mülkiyet ve ozel teşebbiise dayandigini soylemek, burada mülkiyet haklarinın sinirsiz ve kisitlamasiz oldugu anlamma gelmez. Mülkiyet haklari degişen oranlarda kanunlara ve mali politikanın taleplerine bagimlıdir. Ozel teşebbüs de degişen oranlarda devlet kontrolündedir (sistemde bütün olarak tutarlilik ve sabitlik saglanmasi anlamında). Biraz once sozünü ettigimiz genel ozelliklerinin dişinda degişik zamanlarda, gelişmesinin degişik evrelerinde, çeşitli ülkelerde kapitalizmin işleyi?inin onemli degişiklikler gosterdigi gorülür. Bu nedenle kapitalizmi devletin iktisadi hayat uzerinde hiçbir etkisinin olmadigi bir sistem olarak tanimlamak yanliş olur. Tüm devletler, degişik yollardan ve degişen oranlarda iktisadi hayat üzerinde denetim kurmaya çalişir.
On dokuzuncu yüzyıldaki atalarımız aşırı iyimserliğe kapılarak aldandılar ve insan bencilliğine sınırsız özgürlük tanıyan politik bir rejimi kabul ettiler. Eğer biz şimdi, kapitalizmin kaçınılmaz sonuçlarıyla yüz yüze gelince umutsuzluğa kapılırsak, özgür ve eşit bir toplum için mücadele edemeyiz. Bünyan'ın Kutsal Savaş'ındaki kahramanlardan birinin söylediği gibi, "bu yüzden umutsuzluğa kapılmaya cesaret edemeyiz."
Sayfa 22 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu