Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

8.5/10
3 Kişi
14
Okunma
1
Beğeni
665
Görüntülenme

Meghnad Desai Gönderileri

Meghnad Desai kitaplarını, Meghnad Desai sözleri ve alıntılarını, Meghnad Desai yazarlarını, Meghnad Desai yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Kapitalizm dinamik bir sistemdir ama çevrimler ve krizler yaratarak işler. Bir dengesizlik sistemidir. Meyveleri boldur ama her zaman eşit bir dağılım göstermez ya da eski elitlere dağıtılmaz. Eski servetler ortadan kaldırılırken yeni servetler yaratılır. Kapitalizmin ölümü birçok kez öngörüldü ama kapitalizm yaşamayı sürdürüyor. Hepimizin dayanabileceği tek kesinlik budur herhalde.”
Sayfa 195
(2008 Ekonomik Krizi) Krizin ortasında, Majesteleri Kraliçe II.Elizabeth, LSE'de yeni bir bina açmak için düzenlediği bir ziyaret sırasında, artık meşhur olan şu soruyu sordu: "Neden kimse fark etmedi?" Onu cevaplamakla görevli genç iktisatçı Profesör Luis Garicano, herkesin yapması gerekeni yaptığını açıkladı. Hiç kimsenin hatası değildi. Daha sonraları kraliçeye mektup yazan bir grup iktisatçı, kriz için, "birçok parlak insanın kolektif tahayyülünün hatası" diyecekti. "Bir inkâr psikolojisi" olduğunu ekleyeceklerdi.
Reklam
Meta tarzından önceki üretim tarzlarında, ürünler para ile mübadele edilir, daha sonra para da yeniden ürünlere dönüştürülür. Üretici piyasaya parayla değil, ürünlerle çıkar. Gerçekten, paranın bu durumda oynadığı tek rol, trampanın iki kişi arasındaki biçimini kolaylaştırmak ve genelleştirmektir. Bu meta tarzında gerçekleşseydi, bu mübadele çevrimini Meta-Para-Meta ya da M-P-M biçiminde betimleyebilirdik.
Marksist modelde reel ücretler birikimle artabilir. Gözetmemiz gereken önemli nokta şudur; Reel ücretlerin gerçek seyri, ister yukarı ister aşağı doğru olsun, otomatik olmadığı gibi emeğin verimliliğindeki artışa mekanik olarak bağlı değildir.
Emeğin mübadele değeri ile kullanım değeri arasındaki açık, kapitalist toplumda işçinin sattığı şeyin iş gücü olduğu kavramı ve emeğin mübadele değerinin, işçinin Özgül işinden bağımsız olarak belirlenmesi. Bu üç öğe, Marksist Emek teorisinin can damarıdır. İş gücü değeri ile artık değer arasındaki bölünmeyi, ne işçi ne de sermayeci, doğrudan algılar. İşçi, tam günlük çalışması karşılığında para aldığını sanır. Oysa günün sadece bir parçası sattığı iş gücünün değerine eşittir.
İş gücünün değeri Marx’a göre, işçinin çalıştığı özgül işten bağımsız ve önce kararlanır. İş gücünü (L), belirli bir mal tomarı elde etmek üzere bir para toplamına (P) karşılık bir kez mübadele edince emekçinin zamanı iş günü boyunca sermayesinin tasarrufuna geçer. İş gücünün mübadele değeri ile kullanım değeri arasındaki açık şimdi önem kazanır. Emekçinin, iş günü sırasında harcadığı şey, artık iş gücü değildir, artık potansiyel kapasite değildir, fiili emektir. Sermayeci tarafından üretim gereçleri (ÜG) ile birlikte kullanıldığında emeğin kullanım değeri, işçinin yarattığı katma değer kadardır. Emeğin bu kullanım değeri, iş gücünün mübadele değerinden fazladır. Aradaki açık, artık değerdir. Sermayeci artık değere el koymayı umduğu için emek satın almaya çalışır.
Reklam
Emeği satmak üzerine yapılan anlaşma belli aralıklarla günlük, haftalık, ya da yıllık yenilenen bir anlaşmadır. Günün sonunda yeniden sözleşme yapmakta özgür olabilmesi için, emekçinin özgürlüğünü koruması gerekir. Hayat boyu akit yapamaz, bu kölelik düzenine benzer. Gerçekte emekçinin her gün sattığı, Marx’a göre, iş gücü, yani belirli uzunlukta bir iş günü boyunca potansiyel çalışma kapasitesidir. Bunu tekrar ve tekrar yapabilmesi için kendisini yeniden üretebilmelidir. Nüfus artışı anlamında yeniden üretim değil, hayatta kalmak ve çalışma kapasitesini korumak anlamında.
Bütün ekonomiler ürün üretirler; sadece kapitalizmde ürünler meta biçimine bürünürler. Metalar, bütünüyle değilse bile, temelde mübadele için üretilirler. Ürünlerin olsun, meraların olsun, kullanım değerleri vardır ama metaların mübadele değerleri olması zorunludur. Geçimlik bir ekonomide, üreticiler, kendi tüketimleri için üretirler, kapitalizmde bütün üretim mübadele içindir.
Emekçinin hukuken özgür konumu ile sömürülmesi arasındaki çelişki kapitalizmin özgün çelişkisidir. Özgün oluşu, kapitalizmin kökeninde ortaya çıkmasındandır. Başka hiçbir toplumda sömürü değer biçimine bürünmez, çünkü hiçbir toplumda görünür ilişkilerin gizlenmesi gerekmez.
Kapitalizmde, ilk ele alacağımız, özgür emek kategorisidir. Bu özgür emek iki anlamda özgürdür. Feodal bağlardan ve her türlü iktisat dışı zordan kurtulmuştur; Sözleşme yapmakta özgürdür. Özgürlüğün bir başka anlamında şudur . Üretim araçlarından koparılmıştır. Kendi toprağını işleyen çiftçinin ya da dokuma tezgahında ya kendisi için ya da bir eve iş verme sistemi içinde çalışan dokumacının aksine, özgür emekçinin, üzerinde çalışabileceği üretim aracı, mesleki aletleri yoktur.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.