Mehmet Muharrem Akça, 1979 yılında Samsun Havza’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Havza’da tamamladı. 19 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu. Halen Milli Eğitim’de öğretmenlik görevine devam etmektedir. Aşkar, Berceste, Yedi İklim dergilerinde öykü ve eleştiri yazıları yayımlandı. “Türbe ve Derviş adlı öyküsü ile 25. Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması Ödülü aldı. Şiir, hikâye ve roman türünde çalışmaları bulunmaktadır. Sefine adlı romanı İskenderiye Kitap’tan çıkmıştır.
İnsan! Küçücük bir nokta iken kendini dev sanabiliyordu. Doğruları yanlışa, yanılgılarını doğruya çevirecek kadar aldanabilme, kendini aldatabilme maharetine sahipti. Yaşadığını sanırken bile yaşamayı bilmeden nefes alıp veriyordu. Gençliğinde akıp giden hayatın değerini yaşlanınca anlıyordu. Ya gidenin ya ölenin ardından ağlıyordu. Nedense sevdikleri yaşarken veya yanlarındayken kıymetini bilmiyordu. Çok sevdiğini söyleyenler bunu anlamıyor, göremiyorlardı. Oysa hayat yalnızca bir kez verilmiş bir lütuftu ve ne yazık ki tekrarı yoktu.
Yazar bir taraftan peygamberlere ait kıssalar anlatırken bir taraftanda yine peygamber isimleri kullanarak bir hikaye anlatmaya çalışıyor ve açıkcası sonuç itibariyle ne anlatmaya çalışıyor hiç anlaşılmıyor. Karmakarışık bir kurgu var ortada. Değindiği konulara göre kullandığı üslup da hiç hoş değil. Ayrıca yazarın anlatımını göçlendirmek için yapmış olduğu örneklendirmeler o kadar çok ki okurken insana bıkkınlık veriyor. Doğrusu kitabı hiç sevemedim.
Spoiler içerir. Bir edebiyat öğretmeni nasıl böyle bir kitap yazmış hayret. Enstrümanları bile cinsel objeler olarak anlatmış. Peygamberlerden mahalle adamı gibi bahsetmiş. Mahalle hikayeleri ile peygamberlerin yaşadıklarını harmanlamış. Çok merak ederek almıştım ama hayal kırıklığı. Sürekli cinsel içerikli betimlemeler var. Kesinlikle beğenmedim ve tavsiye etmiyorum.
Kitabın adı Kösem'di fakat onu anlatan kısımlar epey azdı. Kösem'in Osmanlıya gelişiyle başlayıp ölümüne kadar olan dönemde Osmanli devleti anlatılmış. Dönemin durumunu görmek açısın güzeldi fakat yer yer anlam bütünlüğünü bozan paragraflar vardı. O kısımlarda yazar sanki başka bir kaynaktan alıntı yapıyor gibi tabiri caizse kaleminin mürekkebini damlatamamış gibi hissettim.
Içi boş bir çok romana göre okuyucuya bir şeyler kattığını düşünüyorum. Ama Kösem'i başka yazarlardan da okuyacağım.