Titreşimimizi yükseltmemizin yolu sevgidir. Sevgi de takdir etmekten ve şükretme hissinden gelir. Sevdiğimizde dünyayla ve içindeki her şeyle bağ kurarız. HER ŞEYİN titreşimini alırız.
Bir pilden sadece pozitif enerji akarsa o pil çalışmayı bırakır, aynı şey bize de olur. Etrafımızdaki her şeye bir şeyler verip, verip verip durursak, bu bizi zihinsel, fiziksel, spiritüel ve duygusal olarak yıpratır.
… bir Kızılderili atasözü birçok derdimizin ne kadar küçük olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. Atasözü şu : “Kendinize hareketlerinizin yedi gün, yedi ay, yedi yıl ve yedi nesil sonra ne getireceğini sorun.”
Gerçek duygularımızı bastırdığımızda, onları dert etmeye ve içerlemeye başlarız. “Şöyle yapsaydın…” veya “senin yüzünden böyle oldum” der ve diğerlerini suçlarız. Kişisel sorumluluğumuzun bir parçası da başka biri ne yaparsa yapsın, kendi hislerimizden kendimizin sorumlu olduğunu anlamak. Başka kimse size bir şey “hissettiremez”.
Biri bir şeye veya birine gerçekten tutku duyarsa, nasıl davranır? Gülümser ve mutlu olur. Ve biri samimi bir şekilde mutlu olduğunda, o duygu bulaşıcıdır. Mutlu birinin yanında huysuz olmak zordur.
… Ya da kaç kez arkadaşınızın söylediği şeyi bir saniye önce düşündünüz? … Affetmenin enerjisi de bazen bunu yapabilir, bazen affedilen insanın bütün havasını değiştirir.