Mesut Odman (yazılarında pek az kullandığı gerçek soyadıyla Odabaşı), bir emekçi ailesinin ilk çocuğu olarak, 1950 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde dünyaya geldi.
İlk ve orta öğrenimini Gelibolu, Çanakkale ve Bursa’da tamamladı; iktisat öğrenimi gördüğü Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni 1972’de bitirdi.
Bir kamu emekçisi olarak 28 yıl çalıştıktan sonra 2000 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.
Örgütlü toplumsal mücadeleye katılışı 1967 yılına rastlar. Daha sonra, birinci ve ikinci Türkiye İşçi Partisi ile Sosyalist İktidar Partisi’nin ardından halen üyesi bulunduğu Türkiye Komünist Partisi’nde çeşitli görevler üstlendi.
Altmışların ikinci yarısında tiyatro ve pantomim çalışmaları yaptı; 1968’de ODTÜ’de gerçekleştirilen Türkiye Amatör Tiyatrolar Şenliği’nin örgütlenmesinde görev üstlendi.
İlk yazısı Ocak 1968’de ODTÜ Öğrenci Birliği’nin aylık gazetesinde, “Sosyalist Fikir Kulübü” imzasıyla yayımlandı.
Bugüne kadar Yenigün, Yürüyüş, Yurt ve Dünya, Sosyalist İktidar, Toplumsal Kurtuluş, Hepileri, soL, Gelenek, Komünist adlı dergi ve gazetelerde yazılar yazdı; bunların bazılarında yayın yönetimine katkılarda bulundu.
Toplam olarak on kitabı yayımlandı. On dört yıldır internet yayını soL’daki haftalık köşe yazılarını sürdürüyor.
Işıklıdır Sözlerimiz başlıklı yeni kitabı, Sessiz Yürüyüş (Öteki Yayınevi, Kasım 1995) ve Geceyi Bölen Şiirler’den (Gelenek Yayınları, Mayıs 2000) sonra üçüncü şiir kitabıdır.
çoğalacağız yoldaşlar hiç yolu yok
karıncalar kadar olacağız sözgelimi
delirmiş gibi zıplarsın üstlerinde de hani
üstünü başını her yanı sardıklarında
ezersin süpürürsün kökünü kurutamazsın
öyle işte o kadar çok
ayrıca biz karınca kararınca da değiliz
ne yapsalar ezilmeyiz
toprak anayı kaplar geçeriz
ne ummanda bir damla ne kuru kalabalık
her birimiz koskoca bir ülkeyiz
.....
uyuyorsun şu anda üşüyerek
o kadar da söyledim gel artık üşüme
gelmiyorsan kes elimi koy her bir yerine
bir ateş olsun ısıtsın seni
büyü olsun sağaltsın
ninni olsun uyutsun
sevgili olsun okşasın
üzülürüm üzülmesine de
dert etme
kızamam asla sana
.....
en çaresiz en dirilten eylemidir ömrümün
özlemek seni
umutlu bir uğurlamanın ardından
dinmez ağrısını duymak özlemin
saçların görünürken hala penceresinden
seni alıp götüren acımasız bir otobüsün
epiy bir yoldur geldiğimiz
böyle dediğime göre geriye bakmaktayım
oysa hiç şaşmadığımız bir doğrumuz vardı
her daim ileriye bakılacak
değiştirmek gerekiyor öyleyse girişi
uzun bir yoldur gittiğimiz
daha da gidilecek olandan başka
....