Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mıgırdiç Margosyan

Mıgırdiç MargosyanGavur Mahallesi yazarı
Yazar
8.3/10
372 Kişi
1.555
Okunma
153
Beğeni
8,8bin
Görüntülenme

En Eski Mıgırdiç Margosyan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Mıgırdiç Margosyan sözleri ve alıntılarını, en eski Mıgırdiç Margosyan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rakamlarla, sayıların diliyle konuşacak olursak; yarım yamalak akıllı bir erkek çocuk, zeki dört kız çocuğuna eşitti. Ancak sağlıklı ve akıllı bir oğlanın karşıtı, matematiksel olarak; kız artı kız, artı kız, çarpı kız, eşittir sıfırdı...
Dicle
Bilmem bilir misiniz, Dicle Nehri asırlardan beridir menderesler çizerek, yılankavi kıvrılarak Diyarbakır in meşhur ve tarihi surlarının gölgesinde süzülerek ,genişçe bir vadiyi sulayarak, bıkıp usanmadan yoluna devam eder,akar durur ....
Sayfa 62 - Aras yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında, Papaz Morses’in dualarıyla anamı öte tarafa, öbür dünyaya yolculadığımızda, ben onun tekrar geri döneceğini zannediyordum. Olmadı. Gelmedi. İki satır da yazmadı. Zaten okuma yazması yoktu. Köylüydü anam, okuma yazma çağlarında, okulsuzluktan okula gidememişti ama kendince daha işe yarar, çok daha faydalı şeyler öğrenmişti. İyi hamur yoğururdu. Hamuru güzelce yoğurduktan sonra kalaylı bakır “testin” içinde ekşiyip mayalanması için üstünü kalınca bir bezle örtmeden önce de sağ elinin başparmağıyla hamurun üstüne küçük bir istavroz çizer, hamurun bu noktadan ekşiyip mayalanması için de “Halil İbrahim’in bereketi içine olsun” der dua ederdi.Sizler Halil İbrahim’i tanır mısınız? Ben Halil İbrahim’i bizim ekmek teknesinin içinde tanıdım.Sonra da yemek masamızın çevresinde.”
Şimdi oğhımağ zamanidır oğlım, oğhımağ…
“Şimdi oğhımağ zamanidır oğlım, oğhımağ…” Diyarbakır’dan yola çıktığımız akşam, trenin hareketinden hemen önce babamın kulaklarıma küpe niyetine söylediği son cümlesi bu muydu? Henüz dört yaşlarındayken doğduğu köyü Heredan’dan tehcir edilen, “Kafle”ye çıkıp tesadüfen sağ kalan, ömrü boyunca hiçbir okulda okuma fırsatı bulamadığı için, ileride okuma yazma kurslarına katılıp “şahadetname” dediği diplomasını büyük bir keyifle duvara astıktan sonra, artık ceketinin cebinden eksik etmediği en az iki adet günlük gazetenin yanı sıra bir de ordan burdan bulup buluşturduğu kitapları okudukça “dünyada en mühim şey oğhımağtır” düsturunu benimseyen adam…
Aras YayıncılıkKitabı okudu
”Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında, Papaz Morses’in dualarıyla anamı öte tarafa, öbür dünyaya yolculadığımızda, ben onun tekrar geri döneceğini zannediyordum. Olmadı. Gelmedi. İki satır da yazmadı. Zaten okuma yazması yoktu. Köylüydü anam, okuma yazma çağlarında, okulsuzluktan okula gidememişti ama kendince daha işe yarar, çok daha faydalı şeyler öğrenmişti. İyi hamur yoğururdu. Hamuru güzelce yoğurduktan sonra kalaylı bakır “testin” içinde ekşiyip mayalanması için üstünü kalınca bir bezle örtmeden önce de sağ elinin başparmağıyla hamurun üstüne küçük bir istavroz çizer, hamurun bu noktadan ekşiyip mayalanması için de “Halil İbrahim’in bereketi içine olsun” der dua ederdi. Sizler Halil İbrahim’i tanır mısınız? Ben Halil İbrahim’i bizim ekmek teknesinin içinde tanıdım. Sonra da yemek masamızın çevresinde.”
Aras Yayıncılık
Reklam
Rakamlarla, sayıların diliyle konuşacak olursak; yarım yamalak akıllı bir erkek çocuk, zeki dört kız çocuğuna eşitti. Ancak sağlıklı ve akıllı bir oğlanın karşıtı, matematiksel olarak; kız artı kız, artı kız, çarpı kız, eşittir sıfırdı...
”Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında, Papaz Morses’in dualarıyla anamı öte tarafa, öbür dünyaya yolculadığımızda, ben onun tekrar geri döneceğini zannediyordum. Olmadı. Gelmedi. İki satır da yazmadı. Zaten okuma yazması yoktu. Köylüydü anam, okuma yazma çağlarında, okulsuzluktan okula gidememişti ama kendince daha işe yarar, çok daha faydalı şeyler öğrenmişti. İyi hamur yoğururdu. Hamuru güzelce yoğurduktan sonra kalaylı bakır “testin” içinde ekşiyip mayalanması için üstünü kalınca bir bezle örtmeden önce de sağ elinin başparmağıyla hamurun üstüne küçük bir istavroz çizer, hamurun bu noktadan ekşiyip mayalanması için de “Halil İbrahim’in bereketi içine olsun” der dua ederdi.Sizler Halil İbrahim’i tanır mısınız? Ben Halil İbrahim’i bizim ekmek teknesinin içinde tanıdım.Sonra da yemek masamızın çevresinde.”
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında, Papaz Morses’in dualarıyla anamı öte tarafa, öbür dünyaya yolculadığımızda, ben onun tekrar geri döneceğini zannediyordum. Olmadı. Gelmedi. İki satır da yazmadı. Zaten okuma yazması yoktu. Köylüydü anam, okuma yazma çağlarında, okulsuzluktan okula gidememişti ama kendince daha işe yarar, çok daha faydalı şeyler öğrenmişti. İyi hamur yoğururdu. Hamuru güzelce yoğurduktan sonra kalaylı bakır “testin” içinde ekşiyip mayalanması için üstünü kalınca bir bezle örtmeden önce de sağ elinin başparmağıyla hamurun üstüne küçük bir istavroz çizer, hamurun bu noktadan ekşiyip mayalanması için de “Halil İbrahim’in bereketi içine olsun” der dua ederdi.Sizler Halil İbrahim’i tanır mısınız? Ben Halil İbrahim’i bizim ekmek teknesinin içinde tanıdım.Sonra da yemek masamızın çevresinde.
Bizim Diyarbakır'da yazlar hep sıcaktır. Güneş, güneş olmaktan çıkar, başımıza bela kesilir, gökten ateş olur yağar. Gökten ateş yağmaya başlayınca da bizler, buz satan dükkanların önünde paramızla rezil olur, bir parçacık buz için adeta dilenci kesilirdik. Evlerde buzdolabı hayal etmek, hayalden de öte, uyanık gözlerle rüya görmek gibi bir şeydi...
Sayfa 73 - Aras yayıncılıkKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.