Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Müge Ayan Ceyhan

Müge Ayan CeyhanAyrımcılık yazarı
Yazar
8.6/10
6 Kişi
18
Okunma
0
Beğeni
777
Görüntülenme

Müge Ayan Ceyhan Gönderileri

Müge Ayan Ceyhan kitaplarını, Müge Ayan Ceyhan sözleri ve alıntılarını, Müge Ayan Ceyhan yazarlarını, Müge Ayan Ceyhan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanlar ikiye ayrılır: Kadınlar ve Erkekler. Erkekler Mars’tan gelir, kadınlar Venüs’ten. Nereye giderseniz gidin, hangi çağda yaşarsanız yaşayın, istediğiniz kadar devrim yapın, düzen değiştirin, modernleşin, değişmeyecek bir insanlık gerçeği gibi karşınıza çıkar bu fikir: Kadınlar ve Erkekler.
Sayfa 176 - istanbul bilgi üniversitesi yayınları, 1.baskı: istanbul, eylül 2012
Devlet, büyük ekonomik paketlerle engelli olmayan bireylerin işsizliğini önleme amaçlı mali ve politik tedbirler alırken, neden engelliler için benzer bir tutum sergilememektedir? Bu noktada şöyle bir sorunun gündeme gelmesi olasıdır: “Daha engelsizlere yeterince iş bulamamışken, engellilere nasıl bulalım?” İşte bu mazeret, görünüşte makul sayılan (ama engellilere yönelik ayrımcılığı tam olarak itiraf eden) ayrımcı bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sayfa 153 - istanbul bilgi üniversitesi yayınları, 1.baskı: istanbul, eylül 2012
Reklam
Sosyoloji, bireylere kendi kimlikleri (bireysel hikâyeleri) ile büyük toplumsal ve siyasal gelişmeler arasındaki bağı görebilmeleri yetisini kazandırmaya çalışır. Sosyolojik muhayyile denilen bu yeti, insanların içinde bulundukları konumu tarihselleştirebilmeleri, anlayabilmeleri ve eyleyebilen bir toplumsal aktör olabilmelerini sağlar. ‘Anlamak’, şüphesiz, ayrımcılığın yegâne panzehiri değildir. Ancak toplumsal süreçleri anlamak, ayrımcılık konusunda geliştirilmesi gereken eğitimsel, hukuksal, mimari vb. çözümlerin başlangıcıdır.
Sayfa 14
Alt konumlu grupların da damgalanma sürecine karşı yürüttüğü bazı stratejiler vardır. Bu stratejiler damganın görünür olmasına ya da olmamasına göre değişebilir. Damganın görünür olmadığı durumlarda (eşcinsel olma, Alevi olma vb.), azınlıktaki gruplar kendilerini gizleyip, ikili bir hayat yaşamak zorunda kalabilirler.
Sayfa 13
Aslında ne baskın grup ne de alt konumlu gruplar homojendir. Her grup içinde, olumsuz özelliklere sahip insanlar olabilir. Ancak baskın grup, alt konumlu grubu, o grubun en kötü üyesiyle tanımlar ve homojenleştirir; öte yandan kendini, en iyi üyelerinin özellikleriyle tanımlar.
Sayfa 12
Kalıpyargılarla uğraşmanın zor bir yanı vardır. Zira kalıpyargılar bir kısım ‘doğruluk payı’ taşıyabilirler. Örneğin Roman/Çingeneler arasında gerçekten de hırsızlar vardır. Ancak kalıpyargılar bir grubun tüm üyelerini aynılaştırır, insanları bireysel niteliklerinden soyutlayarak damgalanmış bir grubun üyesi haline getirir. Bu da birçok alanda ayrımcılığa neden olur. Örneğin bir Roman/Çingene iseniz iş bulmanız zordur. Dünyanın en dürüst Romanı/Çingenesi olsanız da insanlar sizi kafalarındaki kalıpyargılarla değerlendirirler.
Sayfa 12
Reklam
baskın grup madun gruplarla ilgili kalıpyargılar üretir.
Sayfa 11
modern toplumlar hoşgörü değil, ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesi üzerine kurulur.
Sayfa 7
Oysa her bir bireyin insan hak ve özgürlüklerinden neden tam ve eşit şekilde yararlanamadığını tespit etmek, devletin uluslararası insan hakları hukukundan kaynaklanan yükümlülükleri arasındadır
Sayfa 268
Birbirini ‘insan’ olarak tanımayan, birbiriyle insani hiçbir ortak paydayı paylaşmayan, birbirini sadece ‘öteki’ grubun üyesi olarak gören bir toplumsal yaşam biçiminde önyargı ve ayrımcılığın yaygın olması şaşırtıcı değildir.
Sayfa 264
Reklam
Dolayısıyla ayrımcılık, çok sık ifade edildiği gibi, önce dilde başlar ve eğer bir gün dünya üzerinde ayrımcılıktan söz edilmeyecekse, o gün kullandığımız dil bugünkünden çok farklı olacaktır.
Sayfa 251
Dil, kişisel olarak öğrenilen, fakat toplumsal olarak inşa edilen bir iletişim aracıdır
Sayfa 251
Medyada haberlerin işlenişi sorunludur: Ayrımcılığa uğrayan grubun uğradığı haksızlığı, ayrımcılığı gizleyen ve sorumluluğu ayrımcılığa uğrayanlara yükleyen bir anlayış söz konusudur.
Sayfa 250
Farklılıkların bir arada yaşayabildiği bir toplum tahayyülü bağlamında farklılıkların engel yerine olanak olarak algılandığı kapsayıcı bir eğitim ortamı kurgulayabilmek, Türkiye’nin toplumsal dönüşüm sürecinin demokratikleşme fırsatına dönüşmesi açısından gereklidir.
Sayfa 241
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.