SORU:
Siz Türk edebiyatında çocuklar için yazan ender ozanlarımızdansınız. Sizi çocuk edebiyatına yönelten sebepler nelerdir?
CEVAP:
Bugün bile çocuk olduğumdur. Ben çocukluğumu yadsımıyorum. Bu beni hep diri tutuyor. Kişilerin iki ölümü vardır: Biri çocukluklannın ölümü, diğeri ise gövdelerinin ölümü. İlki daha korkunçtur. Çok şükür ki benim çocukluğum ölmemiştir, ölmeyecektir.
“Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır diye”
Bu gece, bu gece,
Uykusuzum, kederliyim, deliyim.
Yüzümde uzak sevgilerin serin aydınlığı,
Durmayalım şehir şehir, yıldız yıldız karanlıkta,
Bu gece ölmemeliyim.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın çocuklarının kalbi her türlü sevgiye açıktır. Çocuk duyarlığı maddi dünyanın çıkarlarından uzak, evrendeki canlı ve cansız her varlığı kolayca kabullenmeye ve sevmeye hazırdır. Özellikle hayvanlar çocuklar için sevilmesi en kolay canlılardır:
"AÇIK
Kapısı açık
Bir evdir hep
Çocuklar
Kediler de develer de
Kuşlar da bulutlar da
Girer içeri."
"Benim siyah bir bacım var
Adı Leyla, gözü şehla
Kollarında ellerinde
Pullar, inciler parıldar
Dilber bacı
Anber bacı
Yatayım akşam olsun da
Siyah bacımın koynunda"