Müge Sucu Polat sözleri ve alıntılarını, Müge Sucu Polat kitap alıntılarını, Müge Sucu Polat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır diye”
SORU:
Siz Türk edebiyatında çocuklar için yazan ender ozanlarımızdansınız. Sizi çocuk edebiyatına yönelten sebepler nelerdir?
CEVAP:
Bugün bile çocuk olduğumdur. Ben çocukluğumu yadsımıyorum. Bu beni hep diri tutuyor. Kişilerin iki ölümü vardır: Biri çocukluklannın ölümü, diğeri ise gövdelerinin ölümü. İlki daha korkunçtur. Çok şükür ki benim çocukluğum ölmemiştir, ölmeyecektir.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın çocuklarının kalbi her türlü sevgiye açıktır. Çocuk duyarlığı maddi dünyanın çıkarlarından uzak, evrendeki canlı ve cansız her varlığı kolayca kabullenmeye ve sevmeye hazırdır. Özellikle hayvanlar çocuklar için sevilmesi en kolay canlılardır:
"AÇIK
Kapısı açık
Bir evdir hep
Çocuklar
Kediler de develer de
Kuşlar da bulutlar da
Girer içeri."
"Benim siyah bir bacım var
Adı Leyla, gözü şehla
Kollarında ellerinde
Pullar, inciler parıldar
Dilber bacı
Anber bacı
Yatayım akşam olsun da
Siyah bacımın koynunda"
Dağlarca'nın sanatı elbette ki Dağlarca'nın şiirlerinin bütününü oluşturur. Fazıl Hüsnü Dağlarca şairliği ve şiiri bir yaşam tarzı olarak benimsemiş, uzun yaşaım boyunca şiir dışında, kısacık bir “konuşma" türünde bile düz yazı çalışmasında bulunmamıştır. Birçok şairimiz, şiir dışmda deneme, roman, öykü, resim. oyun, günlük gibi alanlarda da üretim içinde olmuşlardır; Dağlarca ise şiir dışında başka hiç bir türe yönelmemiştir. Çünkü, Dağlarca'ya göre bir ozan ne isterse istesin onu şiirleriyle anlatabilir. Bu düşünce sistemi de onu çok çeşitli konularda ve biçimlerde şiir yazmaya itmiş, şiirlerinde dönem dönem beliren arayışlar, değişik yorumlar ortaya çıkarımştır.
"Çocuk nedir?" Bu soru aslında aldatıcı derecede bir sorudur. Hepimiz çocukluğumuzu değişik şekillerde hatırlarız: Çocukluk, kimileri için kaybedilen bir mutluluk ve saflık zamanı, kimileri içinse unutulamayan bir ıstırap zamanı. "Çocuk nedir?" sorusuna bu topluluktaki kişi sayısı kadar cevap vardır. Cevabımız genelde kendi Öz geçmişimize dayalı olarak, kendi ailelerimizin bizden beklentileri ve baskıları çerçevesinde ve kendi hür irademiz ve çevreye zoraki uyumluluğumuz ile sıkı sıkıya bağlantılıdır. Bilim adamlarına göre ise "çocuk" kavramı üzerinde net bir açıklığa kavuşmak önemlidir. Bu yüzden psikoloji kitaplarında, ansiklopedilerde, genel ve özel sözlüklerde "çocuk"un tanımına yer verilmiştir. Buna göre çocuk:
"1. Genel anlamda, olgunluğa erişinceye kadar her yaştaki erkek ve kızlara verilen ad, 2. Iki yaşından erginlik çağma kadarki hayat dönemi, 3. Doğumlarından 12 yaşına kadar kız ve erkeklerin ortak adı. 4. Erinlik dönemine erişmemiş insan varlığı” (AlaylıoğluOğuzkarı, 1968).