Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammad Yunus

8.0/10
3 Kişi
25
Okunma
1
Beğeni
1.045
Görüntülenme

Muhammad Yunus Gönderileri

Muhammad Yunus kitaplarını, Muhammad Yunus sözleri ve alıntılarını, Muhammad Yunus yazarlarını, Muhammad Yunus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zulme sessiz kalan zulmü yapan gibidir!
Arakanlı Müslümanlar yıllardır sistematik bir şekilde uygulanan zulümden kaçarak çevre ülkelere sığınmış ve uzun yıllardır devam eden mülteci hayat, onlar için tek çıkar yol olmuştur.
[..] "kurum içi" anlaşmaların yanı sıra siyasi yolsuzluk genellikle hükümetin dışındaki kişilere, kendilerini danışman, müşavir, acente, lobici, temsilci, yönetim hizmet sunucusu, vb olarak tanıtan kişilere de uzanır. Güçlü politikacıların arkadaşı, akrabası ya da finansal ortağı olan "yandaş kapitalistler," altyapı veya başka projelerle ilgili en verimli projeleri üstlenir. Milli gelirin çok büyük bir dilimi bu “yolsuzluk sektörü"ne gider. Her devlet kontratının ya da projesinin maliyeti, bu bahşişleri ya da ziyan edilen paraları karşılamak üzere şişirilir. Sonuçta halka düşük kaliteli altyapı, kullanılamaz malzeme sunulmuş olur, devletin verdiği hizmetler sağlık tehlikeleri yaratır, hatta ölüm riskleri doğar.
Sayfa 205 - Alfa Yayınları
Reklam
Hükümetteki yolsuzluğu ve yandaş kapitalizmini azaltmak, çözümü kolay bir mesele değildir. Tarih bize, parayla gücün bir araya geldiği yerlerde insan davranışının yozlaşmaya başladığını gösteriyor.
Sayfa 205 - Alfa Yayınları
Yolsuzluk düzeyi, hukukun üstünlüğü düzeyini doğrudan saptayan unsurdur. Eğer bir insan herhangi bir hükümet kararını, ulusal politikayı ya da mahkeme kararını parayla satın alıyorsa, o zaman hukukun üstünlüğü bir şakadan ibaret kalır. Siyasi gücün anlamı servete kavuşmanın bileti haline dönüşüyorsa, insanlar o gücü ele geçirmek için her suçu işleyeceklerdir. Esasen seçim kampanyalarının birçok ülkede beraberinde şiddeti getirmesinin bir nedeni de budur.
Sayfa 204 - Alfa Yayınları
Hukukun üstünlüğü ne kadar zayıflarsa yolsuzluk skalası o kadar yükselir ve güçlendiği zaman da düşer. Otokrasinin en büyük tehlikesi, büyük patronun çevresinde sınırsız yolsuzluğa yol açmasıdır. Hükümetin başı yolsuzluğa yönelirse, hastalık artık önlenemez bir salgın haline gelir, toplumu kemirmeye başlar. Yargıdan polise, askere ve finansal sisteme kadar hiçbir temel kurum işleyemez hale gelir. Genellikle bunlar artık iktidardakiler görevde kalsın da hak etmedikleri ödülleri almayı sürdürsünler diye kullanılan baskı araçları haline dönüştürülürler.
Sayfa 205 - Alfa Yayınları
Bir demokraside ulusal seçimler, tekrarlandıkça o ülkedeki siyaseti ve yönetişimi tekrar tekrar temizleyen bir filtre gibidir. Ama bu filtre tıkanmışsa, adına layık bir hükümete sahip olma şansı yüksek değildir. Seçimlerin hileli olduğu bir yerde, ortaya çıkacak hükümet büyük olasılıkla baskıcı, soyguncu bir makineye dönüşür, temel amacı da filtrenin hep tıkalı kalması için elinden geleni yapmaktır.
Sayfa 200 - Alfa Yayınları
Reklam
Bir ülkede dürüst ve iyi işleyen bir hükümet olması için yasama meclisinin ve hükümetteki üst düzey yöneticilerin mutlaka manipülasyondan uzak, her türlü korkutmadan ve çekingenlik yaratma girişimlerinden arınmış ve halk tarafından kabul edilmeye değer seçimler sonucunda göreve gelmiş olmaları şarttır. Böylece iyi yönetişimin kaderini büyük ölçüde ulusal seçimlerin kalitesi tayin eder. Eğer seçimler hakkaniyetli, şeffaf prosedürlere göre yapılmamışsa, iyi yönetişimin başka hiçbir parçasının gerçekleşmesine şans tanınmamış demektir.
Sayfa 200 - Alfa Yayınları
Bazı kimseler, insan haklarına saygıyla ekonomik büyüme ve gelişme ihtiyacını birbirinden apayrı konular olarak görme yanılgısına düştü, hatta bu iki gereğin bir şekilde birbirine ters olduğuna inandılar. Eski Sovyetler Birliği'nde de aynı yanlış yapılmış, Batıyla rekabet edebilmek için Rusya ekonomisinin hızlı büyüme ihtiyacı uğruna zaman zaman sert siyasal baskılar haklı görülmüştü. Ama ekonomik büyümenin acımasız hükümet politikalarıyla büyümesi, sürdürülebilir bir büyüme değildir.
Sayfa 198 - Alfa Yayınları
Günümüzde uzmanlar, gezegenimizde her yıl 800 milyon insan açlıktan ya da yetersiz beslenmeden ötürü acı çekerken, o yıl içinde üretilen ürünlerin %30'undan fazlasının, yani 1,3 milyar metrik tonunun, yenmeden çöpe gittiğini söylüyor. Bir yandan da dünya nüfusunun önümüzdeki otuz beş yıl içinde 7 milyardan 9,6 milyara çıkacağı, tarımsal kaynaklara daha büyük bir baskı uygulanacağı öngörülüyor. Bu nedenlerle, tüketilebilecek besinlerin çöpe gitmesi kesinlikle kabul edilemez.
Sayfa 140 - Alfa Yayınları
Genç nesilin elinde yoksulluğu bu gezegenden silecek güç var. Köleliği kaldırdık, apartheid'i kaldırdık, insanları aya götürdük; bu başarıların hepsi bir zamanlar imkânsız görülen şeylerdi. Yoksulluğu da ortadan kaldırabiliriz, yeter ki onun yaratmak istediğimiz geleceğe ait bir şey olmadığına karar verelim. İçinde yaşamayı seçtiğimiz dünyada yoksulluk acılarına yer olmadığına karar vermek bize düşüyor. Ardından, seçtiğimiz dünyayı yaratmaya dönük yeni bir ekonomik sistem oluşturmak da bizim görevimiz.
Sayfa 71 - Alfa Yayınları
Reklam
(..) işsizlikten insanların canı yanarken hükümetin onları rahatlatmak adına yardım etmesi gerekli ve önemlidir. Ama bunun hemen ardında da toplumun ve onu temsil eden devletin en büyük sorumluluğu yatmaktadır: insanları devlete bağımlı olmaktan mümkün olduğu kadar hızla kurtarmak. Bağımlılık insanı küçültür. Bizim bu gezegende görevimiz, burayı herkes için daha iyi bir yer haline getirmektir; bağımlı bir alt sınıfın, hayatı yaşanmaya değer kılan özgürlükten yoksun olarak yaşamasını sürdürmek değil. İşsizliğin dayağına son verecek teknolojiye de, ekonomik metodolojiye de sahibiz. Tek ihtiyacımız bir çerçeve ve irade.
Sayfa 76 - Alfa Yayınları
İşsizlik demek, tümüyle yetenekli bir insanı kaldırıp çöpe atmak demektir, bu da özellikle zalim bir ceza biçimidir.
Sayfa 73 - Alfa Yayınları
Yoksulluğun en sinsi ve yıkıcı özelliği, insan mutluluğuna ve iyiliğine birçok yönden saldırmasıdır. Bu saldırıların her biri, diğerlerini takviye edip güçlendirmektedir. Örneğin yoksul insanlar genellikle doğru dürüst sağlık hizmetlerine ulaşamazlar. Bunun sonucu olarak, daha sık ve daha uzun süren hastalıklara yakalanırlar. Bu onların ömrünü kısaltmakla kalmaz, okula devam etmelerini, işe gidip hayatlarını kazanmalarını da aksatır, bu yüzden daha derin bir yoksulluğa yuvarlanırlar. Aynı şekilde, temiz içme suyuna erişememek, standart altı evlerde yaşamak, hareket olanaklarına daha az ulaşabilmek ya da hiç ulaşamamak da bir araya gelerek insanları bir mücadele ve sefalet hayatına mahkûm eder, yoksulluğun etkilerini artırır ve bu durumdan kurtulmalarını daha da zorlaştırır.
Sayfa 56 - Alfa Yayınları
İklim değişimi ve servet yoğunlaşması, insan toplumunun geleceğine ciddi tehlikeler yönelten iki sorun. Biri bu gezegende yaşamayı mümkün kılan doğal sistemlere yönelik fiziksel bir tehditken, diğeri de tüm insanların gurur, özgürlük ve barış ortamında yaşama, hayatta kalmanın ötesindeki amaçlarının peşinde koşma hakkına yönelik sosyal, politik ve ekonomik bir tehdit.
Sayfa 26 - Alfa Yayınları
Dünyanın her yanında yoksulların başına bela olan sorunlar, daha büyük bir ekonomik ve sosyal sorunu da yansıtıyor, o da sürekli servet yoğunlaşmasının yol açtığı yükselen eşitsizlik.
Sayfa 10 - Alfa Yayınları
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.