"Sana verilen yeteneklerle, kaleminle kibirlenme, insanları kaleminle ötekileştirme; senin şiarın her daim; Yaratılanı, Yaratandan ötürü sevmek olsun. Sana kalem önce kendini ve insanları aydınlatman için verildi, insanları ötekileştirmek için değil.
Siyahımızla, beyazımızla ve tüm renklerimizle bizler bir bütünüz ve eksiklerden, kusurlardan münezzeh bir sanatçının çizdiği tabloyuz; eğer ki bu tablodan bir rengi çıkaracak olsak, tabloda ne renk kalır, ne de resmin bir manası..."
❝ Bizi asıl öldüren bu dünyadan göçmek değildir. Asıl ölüm ruhlarımızın bayağılaşması ve hiçbir amaca bağlanmamaktır. Beden ölür, ruh payidar kalır. Ruhunda taşıdığın seninle gelir...
Hak olana muhalefet fazla, batıl olana ise talep fazla. Peki nedir bunun sebebi ve neden böyle durum? Herkes hak olanı kendince yorumlayıp, kendince bir doğru profili çiziyor, halbuki toplumca huzur içinde yaşayabilmenin ve bireysel olarak huzur içinde yaşayabilmenin reçeteleri mevcut. Bunlar gerek Hak kitapta ve gerekse nice eserlerde bariz şekilde yazılı, Bir de bize kolay gelen durumlar var; kulaktan duyma bilgileri süzgeçten geçirmeden kolaya kaçarak kendi doğrumuz haline getiriyoruz ve nice bahaneler ile kitapların ışığından uzak tutuyoruz kendimizi. Doğruluğu aramak yerine biz kolaylığı arayıp, batıl olanı hak sayıyoruz kendimize. Bu da bizi riya ve vurdumduymazlığa sürüklüyor. Ama efendiler şu var ki; kendi batılımızı hak olarak görüyoruz ya, işte öyle bir zaman serilecek ki doğrular önümüze ve öyle bir asıl yüzümüz gösterilecek ki bize; tekrar dirilip iyilik yolunda ve hakikat yolunda ilerlemeyi isteyeceğiz. Ama geç olacak, bu hayatın tekrarı yok.
Hep dalgınım bu günlerde
Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor , başıma çarpmadan dallar
Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
Hiç böyle olmamıştm .
Bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler!
"Sır ruhumun kendisinde saklı tilki. Okumak, düşünmek, tefekkür etmek, sıkı bir çalışmada, her daim çocuk kalabilmekte ve en önemlisi de dünyayı sessize alabilmek, tüm sır bu..."
Bazen sessizliğe çekiliyor insan; hiçbir sesi duymak istemiyor. Açıkçası ben tüm anlamsız kavgalardan gürültülerden kaçmak istiyorum. Bağıran, kavga eden, duygularını yitirmiş seslerin hepsinden yoruldum çünkü. Sessizliğin kıyılarında; denizdeki dalga seslerini, martıların musikisini, kuşların cıvıltısını, bülbülün haktan sırlar verişini duymak istiyorum. En güzel ritim, en güzel müzik huzur bulmak için bunlar olsa gerek.
Bazen kaçmak mümkün olmuyor tabiki; o anda Homeros okuyorum, Kur’an dan huzur dolu ayetlere, doğayı önüme seren güzel kitaplara sarılıyorum. Bana huzur veren baş ucu kitaplarıma sarılıp kaçıyorum anlamsız gürültülerden.