İbn Meymūn Musevî filozof, hahambaşı, yasa koyucu, Talmud bilgini ve vezaret tabibi. Musevî bilginler arasında İkinci Musa lakabı ya da rütbesiyle adının baş harflerinden oluşan RaMBaM adıyla bilinir. Orta Çağ'ın tartışmasız en önemli Yahudi düşünürüdür.
Fahişelik haram kılınmıştır. Çünkü fahişelik, soyu fesada uğratmakta ve bu yolla doğan çocuk herkes için yabancı olmaktadır. Ayrıca bu çocuğu hangi soya mensup olduğu bilinmediği gibi onun asabesinden olan kimseler de bu çocuğu hiçbir şekilde tanımamaktadır.
-
-
Fahişeliğin harım kılınmasın konusunda önemli bir gerçek daha vardır ki o da şudur:
Fahişeliğin haram kılınmasının sebebi, cinsel ilişkiye aşırı düşkünlüğü ve bununla sürekli iştigal etmeyi men etmektir. Çünkü farklı farklı fahişelerle ilişkiye girmek şehvet azgınlığını daha da attırır.
-
-
Çünkü fahişelik mübah olsaydı, pek çok erkek aynı anda bir kadını elde etmek için uğraş verirdi bu durumda da bir çekişme ortaya çıkar ve çoğunlukla da ya erkekler birbirini öldürür ya da erkek o kadını öldürür.
. Beynin (dimağ) ön kısmı oldukça yumuşak iken arka kısmı serttir ve omurilik ise daha da serttir. Bunlar uzadıkça daha da sertleşir. Sinirler, duyum ve hareketin araçlarıdır. Yalnızca duyumları idrak etmede ya da göz kapaklarının ve çenenin hareketi gibi basit hareketlerde kendisine ihtiyaç duyulan sinirler, dimağdan neşet eder. Organları hareket ettirmede kendisine ihtiyaç duyulan sinirler ise, omurilikten neşet eder. Sinirler, omuriliksel olsa bile yumuşaklıkları sebebiyle eklem olarak hareket edemedikleri için bu konuda [Tanrı tarafından] ona lütufta bulunulmastar. Şöyle ki: Sinirler lif ile kaplanmış, sonra bu lifler et ile doldurulmuş ve kaslar oluşmuştur. Daha sonra sinir, kasların en uç noktasından kurtularak daha da sertleşmiş ve bağların sert kemikleri ile kaynaşmış ve böylece kas teli (tendon) oluşmuştur. Kas teli, kemiğe bitişir ve ona kaynar. İşte o zaman sinirler, bu tedrici hal üzere organları hareket ettirmeye güç yetirir hale gelir.
Şöyle ki bir kimse tefekkür konusunda çok derinlere dalar da her aklına gelen hususta kendini zorlarsa aptallaşır ve o zaman idrak alanına giren şeyleri de anlayamaz hale gelir.
Kitabın ilk 50 sayfası kitabın nasıl okunması ve okunmaması gerektiğini anlatıyor. Daha bunu anlatırken bile insanı analiz etme yeteneğine hayran kalıyorsunuz. Öyle bilgelik akıyor ki yorumlarından (haddimi aşmamı mazur görsün) kitabın geri kalanını okumaya vakit bulmak için tüm işleri aceleyle yapıyorum (bilse çok kızardı eminim). Kendisi de herkese tavsiye etmediği gibi şahsen ben de herkes tarafından okunmaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum (burada da haddimi aşmamı siz mazur görün). Bitirince yazabilirsem -ki hiç sanmıyorum, ayrı bir kitap yazmak gerekebilir- ayrı bir inceleme daha yazarım.