1970 yılında Hatay / Dörtyol'da doğdu. Dörtyol İmam Hatip Lisesi'nin ardından Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Din Felsefesi alanında yüksek lisansını, ardından da doktorasını yaptı. 1994-1995 yılında Ergani İ. H. Lisesi'nde öğretmen olarak çalıştı. 1995 yılında araştırma görevlisi olarak girdiği Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Din Felsefesi Anabilim dalında yardımcı doçent olarak çalışmalarına devam etmektedir. Yayımlanmış ve yayına hazır makaleleri bulunmaktadır.
Tanrı şöyle derdi:
Dua etmeyi ve göğsüne yumruk atmayı bırak! Yapmanı istediğim şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarman.
Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum.
Kendi inşa ettiğin ve benim evim olduğunu söylediğin o soğuk, karanlık tapınaklara gitmeyi bırak
Evim dağlarda, ormanda, nehirlerde,
Görüldüğü üzere, Spinoza, insanın hürlüğü ile onun akletmesi ya da düşünmesi arasında doğru orantılı bir ilişkinin var olduğunu kabul etmektedir. Buna göre, insan, düşünen bir varlık olarak aklını kullanabildiği ya da düşünebildiği ölçüde hürdür.
Tanrı şöyle derdi:
Dua etmeyi ve göğsüne yumruk atmayı bırak! Yapmanı istediğim şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarman.
Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum.
Kendi inşa ettiğin ve benim evim olduğunu söylediğin o soğuk, karanlık tapınaklara gitmeyi bırak
Evim dağlarda, ormanda,
Kötülük ve günah, gerçekte var olan şeyler değildir. Bunlar ancak insan zihninde vardırlar. Dolayısıyla Tanrı bunları insan zihninin dışında olarak ya da insan zihninden bağımsız olarak bilmez. Yani Spinoza'ya göre, insan zihninin dışında, kötülük ve günah diye bir şey yoktur. Bunlar izafi şeylerdir. Zira Tanrı için her şey iyidir. Kötülük ve günah, ancak insan zihnine nispetle var olan şeylerdir. Bunlar, ancak insan için söz konusudur...
Spinoza'ya göre, "kötü" olan bir şey, gerçekte algılamamızdaki yanılgıdan başka bir şey değildir. O hâlde, her türlü haz ve ona neden olan şey iyi; her türlü acı ve ona bağlı olarak isteklerimizi boşa çıkaran her şey kötü olarak telakki edilmektedir. Dolayısıyla, bir şeyi iyi olduğu için istemeyiz, aksine onu istediğimiz için o bize iyidir. Aynı şekilde, hoşumuza gitmeyen ve nefret ettiğimiz şey de bize kötü gözükmektedir. Öyleyse, iyi ya da kötü nitelendirmelerinin ölçüsü, herkesin kendi duygusu ve yargısıdır.
“Spinoza’ nın Tanrı Anlayışı” kitabının dördüncü baskısı çıktı.
17. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan Brunch Spinoza, "İnsan, siyaset, ahlak, Din ve tanrı" konuları üzerine yoğunlaşmış, Cabir bin Hayyan, Farabi, İbn Sina, Gazali ve İbn Rüşd gibi İslam filozoflarından etkilenerek kendi ilkeleri doğrultusunda özgün bir felsefi sistem kurmuş önemli bir filozof.
Alıntının devamı için: kitaphaber.com.tr/spinoza-nin-tan...
Alıntı, Kitap Haber aracılığıyla.
Panteizm'i merak ettiğim ve hakkında daha fazla şey öğrenmek için kütüphaneye gittiğimde, aklımda ya Spinoza'yı ya da Bruno'yu almak vardı. İkisi de ders kitaplarımda "panteist" olarak geçiyorlardı. Bruno yerine Spinoza'yı bulabildiğim için bu kitabı aldım. Panteizm dışında Spinoza'nın felsefesini ayrıca merak
Kitabın ilk başları çok güzeldi. O bölümlerde Spinoza'nın hayatını ve bilgi kaynaklarını anlatıyor ama din felsefesi üzerine görüşlerinin anlatıldığı bölümler bazen sıkıcılaştı. Yani bu kitapta yazılanlara bakınca Spinoza'nın kafası karışık gibi geldi bana. Önceden din adamıymış ama görüşlerinden dolayı havradan uzaklaştırılmış. Ateist olduğu düşünülmüş ama bence ateizmle bir alakası yok. Tanrının varlığını kabul ediyor, zaten kafa karışıklığını da burada gördüm ben. Bir yaratıcı var diyor, ona bazı özellikler de yüklüyor ama düşünmeye devam ettiği zaman (bu konular hakkında düşünen, kafa yoran tüm teistler ve deistler gibi o da) bazı konularda tıkanıyor, çelişkiye düşüyor. Bunları açıklığa kavuşturmak için bulduğu çıkış yolları bana mantıklı ve ikna edici gelmedi. Eğer zannedildiği gibi ateist olsaydı kafası bu kadar karışık olmazdı. Mesela bir Celal Şengör. Ateisttir ve çok nettir, gördüğüm kadarıyla kafası hiç karışık değildir. Spinoza'nın görüşleri klasik teizmden farklı fakat iç dünyasında bazı karmaşalar yaşamış gibi duruyor. Bu da biraz yaşadığı çağdan dolayı olabilir. İnsanlık önce somut tanrılardan soyut tanrı inancına geçti (soyut tanrı inancının bazı ibadet ritüelleri bile somut tanrılar döneminden kalma), yavaş yavaş soyut tanrı dönemi de bitiyor. Şu an için bireysel olarak bunu kabul etmeseniz ya da buna inanmak istemeseniz bile insanlık ilerleyen süreçlerde soyut tanrı dönemini de tamamlayacak. Spinoza ise çağı gereği soyut tanrı döneminde. Görüşleri çağına göre normal, hatta belki de çağının ilerisinde.
Kazım hocanın bu derleme diyebileceğim kitabı kısa ve anlaşılır şekilde spinoza' nın dinsiz olduğu için yahudi cemaati tarafından aforoz edildiğini net şekilde anlatıyor. Ayrıca kendi içindeki çelişkileri ve açmazlar descartes ve aristo etkisinden dolayı söylemlerindeki kendi içindeki tutarsızlıkları kıyaslama yaparak anlatıyor. Bu kitabı meraklılarına tavsiye. Ayrıca benim sesimden dinlemek isteyenleri de youtube Kurtuluş yalçın diye taratırlarsa takip edip faydalanabilirler.