Çocuğun antropolojisi ismi verilen araştırmalarda,çocukların erken yaşlarda ,genellikle kendilerini ayrı bir vasıf olarak algılayıp kişilik geliştirmeye başladıkları 3-4 yaşlarında, din alanından gelen cevaplarla karışalanabilecek sorular sorduklarını belirlemiştir. bu sorular ciddiye alınır ve tatmin edici cevaplar verilirse çocuğun din duygusunu gelişmektedir. Aksi olur, sorular ciddiye alınmaz veya geçiştirilirse çocuğun din duygusu bütün bütün körleşmekte veya yanlış cevaplarla yozlaşabilmektedir
Konfüçyüs bir devletin üç şeye ihtiyacı olduğunu ileri sürmüştür: Yeterli yiyecek,yeterli askeri ekipman ve halkın devlete olan güveni. Kendisine eğer bu üç ihtiyaçtan vazgeçilmesi gerektiğinde ilk olarak hangisinden vazgeçebileceği sorulduğunda o, askeri sistemden vazgeçeceğini belirtmiştir.
İkinci olarak vazgeçeceği şeyin yiyecek olduğunu, zira sonunda herkesin ölmesi gerektiğini,ancak eğer insanlar devlete karşı güvenlerini kaybederlerse yaşamın çok da değerli olmayacağını belirtmiştir.
"Eğitimin etkisine inananlar ise, çocuğun kalbini muma, beynini hiç yazı yazılmamış bembeyaz kağıda benzetmişler, eğitime daha fazla güvenilmesini sağlamaya çalışmışlardır."
"İnancın olmadığı yerde, hayatın amacı eksik kalarak, insanlar yalnızlık ve depresyona maruz kalırlar. Ancak inanç sayesinde aile ve aile fertleri, bir ümit, dayanma gücü ve yaşama sevinci elde edebilir."
“İnsan bir sıkıntıya maruz kalınca gerek yan yatarken gerek otururken veya ayakta iken bize yalvarıp yakarır. Fakat biz sıkıntısını giderdik mi, sanki uğradığı dertten dolayı bize yalvaran kendisi değilmiş gibi eski haline döner...”
(Yunus 10/12)
“İnsan, başkalarının söylediklerine katılmasa da onu dinleyebilmeli, fikirler üzerinde düşünmeli ve onları sorgulayabilmelidir.Düşünceye saygı aynı zamanda insanın inancına ve vicdani kanaatlerine saygıdır...”