Küçükken çok sorguladığım bir şey vardı. Sabah sabah erkenden elimizde su şişeleriyle yola düşerdik. Büyükler dururken neden evin su ihtiyacını küçükler karşılıyor diye düşünürdüm. Bazen soğuktan ağlardık Yani ellerimiz çok üşürdü filan. Eve gelirdik sobada ısıtırdık o esnada anne babadan bir acıma hissedersek tıp tıp ağlamaya başlardık. Yani mesela babam arabanın arkasına atsa bu su şişelerini bizden kat kat fazla su alamaz mı derdim. İşte bu sorunun cevabını hâlâ alamadım. Ne zaman sorsam babam kafasını tutuyor. Çok pişman, o yüzden hiç unutturmuyorum :)) Ev içi demokrasi ile büyümedik ama sonuna kadar destek verdiğim bir durum. Aslında bunu kendim için hiç düşünmedim çünkü ben tüm işlerimi kendim yapmak isterim gibi evimle ilgili her şeyi de kimse müdahil olmadan yapmak isterim. Otokontrol diyebiliriz. Onun dışında gözlemlediğim kadarı ile ev işlerini hizmetçilik seviyesinde tutan insanlara demokrasinin gücünü hatırlatmak gerekiyor. Bunu belli bir yaş üstü insanlara yaptırmak, uygulatmak zor olsa da çocukların üstesinden gelemeyeceği hiç bir şey yok. Görüyorum. Şahsen ben istediğim her şeyi yaptırıyorum babama da anneme de. İkisininde zayıf noktasını bulabiliyorum :)
Kaç yaşına gelirsem geleyim evlat olduğumu biliyorum. Bu annenin görevidir, bu babanın, bu da benim diyor çıkıyorum işin içinden :D Her konuda sonuna kadar kullanıyorum demokrasiyi. Demokratik olmak bir nevi adalet şu zamanda. Eşitlik her zaman adalet değil çünkü bunu da biliyoruzzz. Kimsenin kalbi kırılmasın. Dünya bir kavga yeri değil. En azından sevenin sevdiği ile güreştiği bir yer olmamalı. Güneşli günlere...