Kitapları herkesin kendi kütüphanesinde tutması, bir sandığa kilitlenip, gömülmüş hazinelere benzer derdi, ilkokul öğretmenimiz ve eklerdi; oysa kitaplar okudukça hazineye dönüşür.
Bir gün yine oyun oynarken, sokağa yeni taşınmış bir erkek çocuk kolumu ısırdı. Çok canım yanmıştı. Sonraki günler ben onunla oynadım yine. Herkes oynamamamı beklerdi. Çocuğun kendisi bile. Ama ben oynadım. Isırık izi varken de oynadım, geçtiğinde de oynadım. Çocuk beni hiç ısırmadı sonra. Hep iyi arkadaşım oldu. O bunu çok yaparmış. İnsanları ısırmayı yani. Ama ben onu kabul edip dışlamayınca vazgeçti bundan. Sevgi hoşuna gitti. Senin hayatında oldu mu hiç böyle bir şey? Yani sen bir ısırık izini dostluğa çevirebildin mi?
Ben şiirleri severim. Kimin yazdığına bakmadan, sadece kelimelerin valsını görmeliyim şiirde. Benim için önemli olan o. Eğer şiir benim bildiğim kelimeleri benim bilmediğim şekilde kullanıyorsa güzeldir.