" Bugün bir erkek, kusursuz kadınına aşık olduğunda, ona kutsal annenin özelliklerini yansıtır: Güzellik, iyilik, iffet, hayat veren sevgi. Buna karşılık, kadın da erkeğe kutsal babanın özelliklerini yansıtır: Sadakat. kudret, erkeklik gücü; kısacası, erkek, onun yaşamının merkezindeki Cebelitarık kayasıdır. Başlangıçta, aşk ve şehvet, kendilerine ait bilinç dışı Cennet Bahçesi'nde birliktedir.
Gerçeklik bu Bahçe'ye süzüldüğünde -genellikle nikah töreninden sonra- bu yansıtmalar sarsılmaya başlar. Erkek, eşinin beklentilerinin ilmeğinde boğulduğunu hissedebilir;
onu "gerçek bir erkek" olarak kabul edecek "gerçek bir kadınla özgürce bir ilişki fantezisi kurduğunda, kadının iyiliğinin ta kendisi, erkeğe kendini suçlu hissettirir. "Kusursuz" annesine aşık olduğunda, aynı zamanda, onun karanlık yüzünden, hiçbir zaman doyuramayacağı her şeyi yalayıp yutan cadıdan kaçmaya da çalışır. Kendi kadınlığı içinde güvensiz olan ve erkeğin geri çekilişini hisseden kadın ise, kendini çeken bir babaya yapışan reddedilmiş bir kız çocuğu gibi davranır.
Kendi aşkları (ya da nevrotik bağımlılıkları) içinde tuzağa düşerek, ya biri ya da her ikisi birden, daha az kusursuz, daha insanca, daha şehvetli, daha az iple bağlı olduğu başka birini bulabilir. Bu ayrılış, çok uzun bir zaman alabilir. Gel gelelim, bu ayrılış içinde, ister ifade edilsin, ister bastırılmış olsun, büyük bir öfke ve bütüncül birliğe derin bir özlem yatar.
Bu durumun bilincine varılırsa, rahatsızlığın nedeni da ha da açık hale gelir. -Marion Woodman-