Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nancy Qualls-Corbett

Nancy Qualls-CorbettKutsal Fahişe yazarı
Yazar
10.0/10
3 Kişi
8
Okunma
1
Beğeni
386
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

1 okur beğendi.
8 okur okudu.
1 okur okuyor.
6 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir şekilde herkesin içten içe bildiklerinden...
" Aşık olmak, daima bir yansıtmanın sonucudur; ötekine hissedilen olgun bir saygı ve takdir değil; daha çok, kişinin aşık olduğu insanda, kendisinin bir yönünü sevmesidir. Partner, yansıtmanın talepleri konusunda yüksek bir düzeyi tutturup bunu sürdüremediği zaman (ki, hiçbir insan bunu yapamayacaktır), yansıtma devam edemez; karşıdaki insa­ nın gerçekliği görülür ve o zaman kişi merak eder, "Onda ne buldum ki ben?" Kadının, sadece sevgilisinin bir yansımasından öte bir şeye dönüşebilmesi için, yansıtmanın bilinçli olarak geri çe­kilmesi -vazgeçilmesi veya kurban edilmesi-- gerekir. O er­kekte gördüğü niteliklerin, aslında kendi içinde olduğunu anlaması gerekir. "
Ve sanki iki karşıt olguymuş gibi, cinsellik neden ruhsallıktan koparılmış durumdaydı?
Reklam
" Bugün bir erkek, kusursuz kadınına aşık olduğunda, ona kutsal annenin özelliklerini yansıtır: Güzellik, iyilik, iffet, hayat veren sevgi. Buna karşılık, kadın da erkeğe kutsal ba­banın özelliklerini yansıtır: Sadakat. kudret, erkeklik gücü; kısacası, erkek, onun yaşamının merkezindeki Cebelitarık kayasıdır. Başlangıçta, aşk ve şehvet, kendilerine ait bilinç­ dışı Cennet Bahçesi'nde birliktedir. Gerçeklik bu Bahçe'ye süzüldüğünde -genellikle nikah töreninden sonra- bu yansıtmalar sarsılmaya başlar. Erkek, eşinin beklentilerinin ilmeğinde boğulduğunu hissedebilir; onu "gerçek bir erkek" olarak kabul edecek "gerçek bir ka­dınla özgürce bir ilişki fantezisi kurduğunda, kadının iyiliğinin ta kendisi, erkeğe kendini suçlu hissettirir. "Kusursuz" annesine aşık olduğunda, aynı zamanda, onun karanlık yü­zünden, hiçbir zaman doyuramayacağı her şeyi yalayıp yu­tan cadıdan kaçmaya da çalışır. Kendi kadınlığı içinde gü­vensiz olan ve erkeğin geri çekilişini hisseden kadın ise, kendini çeken bir babaya yapışan reddedilmiş bir kız çocu­ğu gibi davranır. Kendi aşkları (ya da nevrotik bağımlılıkları) içinde tuza­ğa düşerek, ya biri ya da her ikisi birden, daha az kusursuz, daha insanca, daha şehvetli, daha az iple bağlı olduğu başka birini bulabilir. Bu ayrılış, çok uzun bir zaman alabilir. Gel­ gelelim, bu ayrılış içinde, ister ifade edilsin, ister bastırılmış olsun, büyük bir öfke ve bütüncül birliğe derin bir özlem ya­tar. Bu durumun bilincine varılırsa, rahatsızlığın nedeni da­ ha da açık hale gelir. -Marion Woodman-
Filozofların Gül Bahçesi
Ey Ay benim tatlı kucaklayışımda kıvrılmış, Benim kadar güçlü ol, yüzün kadar açık. Ey Güneş , insanların tanıdığı ışıkların en parlağı . Ama gene de bana ihtiyacın var, tıpkı horozun tavuğa olduğu gibi (1550)
Sayfa 222Kitabı okudu
" İlahinin bir yönü olarak aşk, karşıtların birliğinde Benli­ğin gerçekleştirilmesini kışkırtan bir güçtür. Marie-Louise von Franz, "Bu yüzden her derin aşk deneyiminin, Benliğin deneyimi olduğunu söyleyebilirsiniz, çünkü ondaki tutku ve ezici etken, Benlikten gelir." diye yazar. "
Sayfa 113Kitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok